Cumartesi Anneleri’nin adalet arayışında 1004. hafta

0 Shares
0
0

Cumartesi Anneleri/İnsanları, eylemlerinin 1004. haftasında 30 yıl önce gözaltında kaybedilen Mehmet Zeki Doğan’ın akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri/İnsanları ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon, bugünkü açıklamalarını, Galatasaray meydanını kapatan polis barikatları önünde yaptı.

“Bu koşullarda ‘yumuşamadan’ söz edilemez”

Basın açıklamasında, demokratik taleplerin dile getirilmesinin engellenmesine ve Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmamasına tepki gösterildi:

“Demokrasilerde halkın hem siyasi hem de idari anlamda yönetime katılması esastır. Bu nedenle yalnız seçme/seçilme hakkını kullanmak yetmez, yurttaşların eşit ve özgür müzakere yoluyla yönetime katılmaları da gerekir. Bu yüzden yurttaşların karar vericilere ulaşma ve onları etkileme kanallarına sahip olduğu yönetimlere demokrasi denir.

Son dönemde ‘yumuşama’ diye etiketlenen ve toplumun gündemine sokulan süreçten umut üretilmesi ancak devleti yönetenlerin hukuka ve insan haklarına yönelmesi ile mümkündür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının uygulanmadığı, Anayasa’nın bireyin hak ve özgürlüklerini korumaya yetmediği, yurttaşın taleplerini karar vericilere iletmek için muhatap bulamadığı anormal koşullardan uzaklaşmadan ‘yumuşama’dan söz edilemez. Zira normal olan devlet yönetiminde insan haklarını, hukukun üstünlüğünü ve yurttaşın taleplerini esas almaktır.

Eğer bir ‘yumuşama’dan söz ediliyorsa öncelikle AYM kararlarının eksiksiz uygulanması talebimiz karşılanmalıdır. 29 yıldır maruz bırakıldığımız hukuksuzluğa, adaletsizliğe yenilerini ekleyen İçişleri Bakanı, tüm randevu taleplerimizi karşılıksız bırakmaktan vazgeçmelidir. 1004. haftamızda bir kez daha hatırlatıyoruz: Halkın haklı ve meşru taleplerini dikkate almayan yönetimler demokratikleşemez, yumuşayamaz.”

“Ayakkabıları ve ceketi bulundu, yerde kan izleri vardı”

Bu haftaki basın açıklaması şöyle:

“1004. haftamızda 30 yıldır ülkemiz anormal koşullarda yönetildiği için sonuçsuz bırakılan Mehmet Zeki Doğan dosyasıyla kamuoyu karşısındayız.

37 yaşındaki Mehmet Zeki Doğan Hakkari/Çukurca’da yaşıyordu ve 10 yılı aşkın süredir Çukurca Lisesi’nde kamu personeli statüsünde hizmetli olarak çalışıyordu. Özel Harekât Timleri 7 Haziran 1994’te saat 23.00 sıralarında liseye baskın düzenledi. Kapıyı kırarak içeri girip gece nöbetinde olan Mehmet Zeki Doğan’ı zorla bir panzere bindirerek götürdü.

Ailesi, olaya tanık olan mahallelilerden Mehmet Zeki Doğan’ın gözaltına alındığını öğrendi. Resmî makamlara başvurarak aldığı izin belgesiyle bölgede arama faaliyetine başladı. Çukurca halkının da katılımı ile gerçekleşen kapsamlı bir arama faaliyeti yürütüldü.

Tanık beyanlarından yola çıkarak yapılan arama sonucu Çukurca’ya 5 km mesafede boşaltılmış olan Narlı Köyü civarındaki Zap Suyu kenarında Mehmet Zeki Doğan’ın ayakkabıları ve ceketi bulundu. Giysilerin olduğu yerde kan izleri de vardı.

Ancak aramalar sonuçsuz kaldı, Mehmet Zeki Doğan’a ulaşılamadı. Kamu personeli olan Mehmet Zeki Doğan, görev başındayken gözaltına alınıp kaybedilmesine rağmen, okul yönetimi ve Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından herhangi bir girişimde bulunulmadı ve ailesine bilgi verilmedi.

Ailenin “Mehmet Zeki Doğan gözaltına alındıktan sonra öldürülüp Zap Suyu’na mı atıldı?” sorusu karşısında resmî makamlar suskun kaldı. Devlet Mehmet Zeki Doğan’ın yaşam hakkını kamu gücünün müdahalesine karşı koruma yükümlülüğünü yerine getirmedi.

Olayın kanıtlarını saptamak, maddi gerçeği açığa çıkarmak, fail ve sorumluları tespit etmek ve cezalandırmakla görevli makamlar, suçun cezasız kalması yönünde bir tavır sergiledi. Ailesi 30 yıldır evladının başına gelenleri öğrenemedi. Kaç yıl geçerse geçsin Mehmet Zeki Doğan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”

(Bianet)

Yazar

0 Shares
You May Also Like

Biz kimiz?

Enternasyonal Dayanışma, işçi sınıfının kolektif ve kitlesel mücadelesiyle dünyanın daha eşit, adil ve özgür bir yere dönüşeceğini savunan…