Devlet Hava Meydanları İşletmesi’ne (DHMİ) bağlı olarak çalışan hava trafik kontrolörleri, düşük ücret, iş yükü ve angarya çalıştırmaya karşı bir süredir “İnisiyatif almadan çalışma (İAÇ)” eylemi yapıyorlar. Eylemler nedeniyle hava yolu ulaşımında sıkıntılar yaşanıyor. Kontrolörler koşullarının düzeltilmesini istiyor.
Eylemlerin başladığı süreçte yüzde 20 seviyesinde olan 15 dakika ve üzeri rötarlar, bugünlerde yüzde 50 seviyesine ulaştı. Ücret, iş yükü ve angarya sorunları yaşadıklarını ifade eden kontrolörler, 4200 ek gösterge, mesleki saygınlık ve pilotlarla eşit statüde çalışma koşulları talep ediyor.
Hava trafik kontrolörlüğü; “Hava araçlarının, bir noktadan ulaşmak istedikleri başka bir noktaya gerçekleştirdikleri uçuşlarının öncelikle emniyetli olarak gerçekleşmesi için tüm aşamalarını yöneten, hava araçlarının havadaki ve havaalanındaki trafiğinin emniyetli, düzenli, hızlı bir şekilde akışını sağlayan meslek grubu” olarak tanımlanıyor.
Hava trafik kontrolörlerinin bir süredir “İnisiyatif almadan çalışma” (Olağan iş yükünün ve tanımlı görevlerin dışında iş yapmama, fazladan iş yapmak için gönüllü olmama) eylemleri yapması nedeniyle uçak kalkış ve inişlerinde ciddi düzeyde gecikmeler yaşanıyor.
Personel yetersizliği, iş yükü olarak geri dönüyor
Devlet Hava Meydanları İşletmeleri (DHMİ) bünyesinde çalışan 2 bin 500’e yakın kontrolör; personel eksikliği ve yoğun iş yükü sebebiyle ağır çalışma koşullarıyla karşı karşıya. Yoğun günlerde ortalama 300 uçakla iletişime geçtiğini söyleyen BTS üyesi bir kontrolör, özellikle Suriye hava sahasının kapatılmasıyla birlikte artan iş yüküne dikkat çekiyor. Kontrolörün verdiği bilgiye göre, “Türkiye’deki hava trafik kontrolörleri, Avrupa hava sahası birliği üyesi ülkeler arasında, bu yoğunlukta çalışan ve en düşük maaşı alan kontrolörler.”
“Pilotlarla ve Avrupa’daki benzer kalabalığa sahip hava sahalarında çalışan meslektaşlarımızla denk bir mesleki statü istiyoruz” diyen kontrolör talepleri için birlikte mücadele çağrısı yapıyor: “Diğer bütün birimlerle ve var olan bütün sendikalarla ulusal ve uluslararası, birlikte bir mücadele yürütülmeli. Bu dayanışmayı göstermek ve mücadeleyi de buradan büyütmek gerektiğini düşünüyorum. Bu ülkede hiçbir zaman hiçbir talep altın tepsilerde kimseye sunulmadı. Ancak haklarımızı mücadeleyle elde edebiliriz.”