Seçimi kaybeden AKP-MHP ittifakı CHP ile görüşüyor, siyasetçiler yumuşama dönemine geçildiğini ilan ediyorlar. Ama siyasetteki “yumuşama” 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmaya çalışan emekçileri kapsamadığı gibi Kürt halkını da kapsamıyor.
İktidar yanlısı gazeteci Nedim Şener, kayyum atanacak DEM Partili belediyelerin listesini yayınladı. Şener’e göre İçişleri Bakanlığı, haklarında örgüt soruşturması açılan 28 DEM Partili belediye başkanını görevden almak ve yerlerine kayyum atamak için harekete geçti, hazırlıklar devam ediyor.
Erdoğan “Bölücü örgüte neşteri önümüzdeki süreçte vuracağız. Ne gerekiyorsa onu yapmaktan çekinmeyeceğiz” dedi. Irak’ın kuzeyine hava harekâtı yapıldı.
Gerçek “yumuşama” ve “normalleşme” barışı içerir. 2009 Oslo görüşmeleri, 2013-2015 arasında çözüm süreci, “Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını göreceğiz” söylemi, Newrozlarda barış havası, diyalog, Dolmabahçe’de ortak açıklama, Türkiye’de gerçekten bir yumuşama ve normalleşme sağlamıştı. Özellikle çözüm sürecinde kayda değer hiçbir çatışma olmadı, ölümler yaşanmadı.
Bugün Kürt sorununda atılan bütün adımlar, 2009-2015 arasında gerçekleşmiştir. Andımızın kaldırılması, x, q, w harflerinin kullanımına izin verilmesi, Kürtçe siyasi propaganda serbestliği, mahkemelerde Kürtçe savunma yapma hakkı, Kürtçenin okullarda seçmeli ders olması, üniversitelerde Kürt dili edebiyatı bölümlerinin açılması, özel okullarda Kürtçe eğitime imkân verilmesi, medyada ve TV’lerde Kürtçe yayın yapılması gibi adımlar hep bu yumuşama döneminde atıldı.
2015 yılı, aynı zamanda işçi ücretlerinin satınalma gücünün en yüksek olduğu yıldır. Bu kadar yüksek ücret düzeyine işçi sınıfı sadece 1989-90 yılında yaklaşmıştı.
Şimdi ise hükümet bir yandan işçi sınıfını korkunç derecede yoksullaştırıyor, bir yandan da savaşın diliyle konuşuyor. Savaşın diliyle yumuşama olamaz, normalleşme olmaz. Savaşın yaşandığı bir ortamda işçi sınıfının yoksullaşması daha da hızlanır.
İhtiyacımız kalıcı bir barış ortamının sağlanacağı yumuşama ve normalleşme sürecinin acilen başlatılmasıdır.