İki burjuva partisi AKP ve CHP kendi aralarında normalleşme, yumuşama tartışıyor. Türkiye toplumunun temel sorunu olan konularda ise normal olmayan bir siyasi yaşam devam ediyor.
Kobane davasında hukuk dışı kararlar alındı, başta Selahattin Demirtaş olmak üzere pek çok Kürt siyasetçiye onlarca yıl hapis cezası verildi.
Henüz başlayan normalleşme adımları dinamitlendi. Erdoğan bir kez daha MHP’nin çizgisinde davrandı. Çürüyen ve kendisi çürüdükçe Türkiye’yi de bataklığa çeviren AKP-MHP koalisyonu gerçek yüzünü bir kez daha göstermiş oldu.
Kobane davası çökmüştü, ama buna uygun kararlar alınmadı
Kobane davasında Yasin Börü ve diğer öldürülenlerle ilgili (ölenlerin çoğu HDP’liydi) hiç kimseye ceza verilmedi. Davanın temel kurgusu çöktü. Oysa cumhurbaşkanı “Yasin Börü’yü Selo öldürmedi mi?” demişti.
Dava gizli tanıklar üzerine kurulmuş, gizli tanık beyanları ise birbirleri ile çelişmişti. Buna rağmen HDP yöneticilerine ağır cezalar verildi. Eş genel başkanlar Selahattin Demirtaş 42 yıl, Figen Yüksekdağ 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 10 HDP yöneticisine daha 20 yılı aşan cezalar verildi.
Ahmet Türk 82 yaşında “terör örgütü üyesi” olarak 10 yıl hapis cezası aldı. Ahmet Türk örgüt üyesi olmaya ne zaman karar vermiş acaba, mahkeme bu soruya nasıl bir cevap veriyor?
Tuncer Bakırhan: “Kürtler siyaset sahnesinden silinmeye çalışılıyor”
Mahkemenin kararını açıklanmasından sonra DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları Oruç, Sincan Cezaevi kampüsü önünde açıklama yaptı.
Bakırhan, “Çetelerin, kent meydanlarında çakarlı araçlarla insanları katledenlerin serbest dolaştığı, Kürtleri asit kuyularında katleden JİTEM mensuplarının aklandığı bir süreçte, Kürtler ve devrimciler bugün cezalandırıldı. Biz bu cezaları tanımıyoruz. Bugün Sincan’da İstiklal Mahkemeleri’nin ruhu, 12 Eylül yargılamalarının ruhu tekrar hortlamıştır” dedi.
Siyasette “normalleşme, yumuşama” mesajlarının verildiği bir süreçte bu kararların çıktığına işaret eden Bakırhan, mahkemenin verdiği kararla “HDP, Kürt siyaseti, devrimci ve demokratların siyaset sahnesinden silinmeye çalışıldığını” söyledi.
İktidarın, 31 Mart seçimlerinde halkın verdiği cevabı anlamadığını kaydeden Bakırhan, “Biz Kürtler, emekçiler, yoksullar, her zaman olduğu gibi dayanışarak bu kirli kararları boşa çıkaracağız. Arkadaşlarımızı bir gün muhakkak özgürleştireceğiz. Bu kararı verenler çok iyi bilsin, o günler uzak değil. Bu kara günde bu kararı verenleri lanetliyor, kararlarını tanımadığımızı belirtiyoruz” dedi.
Tülay Hatimoğulları Oruç: “İddianame gibi karar da, Saray’da ve MHP Genel Merkezi’nde yazıldı”
Oruç kararı “hukuk katliamı” olarak nitelendirdi:
“Bu bir yol ayrımıdır. Tıpkı iddianame nasıl Saray’da ve MHP Genel Merkezi’nde yazıldıysa bu karar da aynı odaklar tarafından yazılmıştır. Türkiye’de yargı diye bir şey kalmamıştır. Şu an bir hukuki darbe, bir siyasi darbe daha gerçekleşmiştir. Yargılanan arkadaşlarımız bütün dünyanın vicdanında beraat etmiştir. Faşizmin kararlarını tanımıyoruz, yok hükmündedir” dedi.
Ahmet Türk: “Bu kararlar, halkların kardeşliğine vurulan darbedir”
Kobani davasında 10 yıl hapis cezası verilen Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Halk TV’de kararı değerlendirdi. Mahkemenin “toplumsal barışı bozmaya yönelik bir karar verdiğini” belirten Türk, şunları söyledi:
“Biz bir vahşet örgütüne karşı düşüncelerimizi ifade ettiğimiz için böyle bir dava açıldı. Aslında bu, bir kesimin toplumsal barışı bozmaya yönelik bir kararıdır. Bu halkların kardeşliğine vurulan bir darbe mahkemenin verdiği bir karar değil, siyasilerin verdiği bir karardır. Bunu demokratik geleceğe, olarak değerlendirmek lazım.”
Cezalarla birlikte Diyarbakır, Mardin ve Van’a giriş çıkışlar yasaklandı, pek çok ilde basın açıklaması yapmak yasaklandı
Kobane Davası’nda verilen hukuk dışı kararlardan sonra halkın tepkisinden korkan yetkililer pek çok ile giriş çıkışları ve basın açıklaması düzenlenmesini yasakladı. Bu çerçevede Diyarbakır, Ağrı, Bitlis, Mardin, Siirt, Van, Şırnak, Hakkâri, Batman, Bingöl ve Kars’ta gösteri yürüyüşü, açık ve kapalı yer toplantıları ile her türlü protesto eylemleri 19-20 Mayıs’a kadar yasaklandı.
Mahkeme kararı, seçim sonrası çok cılız başlayan normalleşme adımlarını dinamitlemiş oldu. AKP-MHP koalisyonu Kürtlere yasal siyaseti yasaklama yönünde adım attı. Erdoğan bir kez daha MHP’nin istediği doğrultuda hareket etti.
Kürt halkıyla barış yönünde adım atılmadan normalleşme veya yumuşama olamaz. Osman Kavala ve Gezi tutsaklarından sonra Selahattin Demirtaş ve HDP yöneticilerine bu ağır cezalar, AKP-MHP koalisyonunun talimatıyla verildi. Böylece, çürüyen ve kendisi çürüdükçe Türkiye’yi de bataklığa çeviren AKP-MHP koalisyonu gerçek yüzünü bir kez daha göstermiş oldu.