İktidar, İş Kanunu’nu tamamen değiştirmek için somut adımlar atmaya hazırlanıyor. Esnek çalışma modellerinin tanımlanması ve çalışma sürelerinin düşürülmesi gibi konulardaki tartışmalar yeni olmamakla birlikte tekrar gündemleştirildi.
Medyada yer alan haberlere göre İş Kanunu tamamen değiştirilecek, çalışma saatleri 40 saate düşürülecek, ‘uzaktan’, ‘kısmi’, ‘platform’ gibi yeni nesil esnek çalışma modelleri getirilecek. 45 olan çalışma saatinin 40 saate, bazı meslek gruplarındaki 48 saatlik çalışma saatlerinin de azaltılarak 40 saate düşürülebileceği belirtiliyor.
Daha önce hem Orta Vadeli Program’da hem de 12. Kalkınma Planı’nda yer alan “işgücü piyasalarında güvenceli esneklik sağlanacaktır” fikrinin bugünlerde yeniden gündeme geldiğini görüyoruz.
Ortada henüz bir taslak yok ancak güvenceli esnek çalışma modeli adı altında sunulan güvencesiz çalışma rejimi, 2022 yılından beri “Yeni nesil çalışma modelleri” adıyla dolaşıma sokulmuştu, şimdi tekrar tartışılmaya başlandı.
DİSK’e bağlı Genel-İş sendikasına göre, burada esas hedefin iş güvencesinin olmadığı, belirli süre ve aralıklarla istihdam olanağı sağlanan, örgütlenme ve toplu pazarlık hakkını ortadan kaldıran güvencesiz bir istihdam biçiminin kural haline getirilmesi olduğu muhakkak.
Çalışma saatlerinin düşürülmesi sosuyla gündemleştirilen, ancak aslında esnek ve güvencesiz işlerin yaygınlaşmasını amaçlayan bir düzenlemenin kabul edilebilirliği yoktur. Kaldı ki, eğer çalışma saatlerinin düşürülmesi maksatsa bu tek başına yasalaştırılabilecek hızlıca çözüme kavuşturulabilecek bir durumdur. Yapılmak istenen düzenlemenin işçilerin aleyhine olacağına dair çok fazla işaret bulunmaktadır.
Türkiye’de zaten işveren lehine işleyen bir esnek çalışma modeli mevcut iken yeni esnek çalışma modelleri getirmek; işçinin değil, işverenin çıkarlarının korunmasıdır.