Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi’nin Cenevre’deki 142. oturumunun ikinci Türkiye toplantısında, hak ihlallerine dair bilgiler Türkiye resmi heyetine soruldu.
Bianet’ten Ayça Söylemez’in haberine göre, çevrimiçi canlı yayımlanan oturumda, Türkiye’nin, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’ndeki yükümlülükleri değerlendirildi. Komite üyelerinin değerlendirmeleri ve soruları şöyle:
Gomez Martinez:
Hakimler ve Savcılar Kurulu olması, bağımsızlığı nasıl etkilemektedir? Avukatların OHAL döneminde cezalandırıldığını görüyoruz. Bu, mesleğin bağımsızlığını etkilemektedir. Ayrıca, baroların siyasi hale gelmemesi için Türkiye ne gibi tedbirler aldı?
Hakim ve savcıların kitlesel olarak görevden alındığını da görüyoruz. Yargı sisteminin yüzde 30’u soruşturma ve kovuşturmaya uğradı. Toplu soruşturmalara dair bir reform adımı atılmadığını görüyoruz.
Avukatların şüphelilere erişiminin 24 saate varan şekilde etkilenmesi, işkence ve kötü muamele riskini artırıyor. Bu durum Sözleşme’yle uyumlu mu?
Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile ilgili cezalarda kanuna uygunlukla ilgili cevaplarınızı bekliyorum.
Bacre Waly Ndiaye:
Adil yargılanma konusunda sorularım olacak. Cebren ifade alınması ve kanıt toplanmasına dair ne gibi önlemler alınıyor?
Gezi davası ve Kürt muhalifler ile gazeteciler, insan haklarına adanmışlıklarından dolayı değil de cezai eylemlerinden dolayı mı yayımlanıyor? Kavala ile ilgili AİHM kararı da bulunuyor. Hükümeti eleştiren sivil toplum savunucularını, gazetecileri koruyacak olan bir mekanizma var mı? Sivil topluma güvenli bir ortam sağlamak için ne gibi önlemler alınıyor?
Kolluk kuvvetlerinin gösterilerdeki güç kullanımının orantılı olmasını sağlamak için ne gibi tedbirler alınıyor. Bazı kamusal alanlardaki gösteri kısıtlama kararları nasıl alınıyor. LGBTİ grupların ve Cumartesi Anneleri/İnsanlarının barışçıl gösteri hakkı nasıl korunmaktadır? Şu anki toplantı ve gösteri kanunu uluslararası standartlara uygun mu?
Koji Teraya:
Kişisel verilerin korunması kanunu çerçevesinde, bireysel özel hayatının gizliliğinin korunması için nasıl bir yasal çerçeve mevcut? Herhangi bir disiplin veya ceza soruşturmasında özel hayatın korunmasın için nasıl tedbirler alınmaktadır?
Dini azınlıkların korunması konusunda, taraf devlet (Türkiye) ibadethanelerin yeniden açılmasından bahsediyor ve İnsan Hakları Eylem Planında da bu yer alıyor. Ancak düzenlemede tüzel kişilik ibaresi bulunuyor. Azınlık grupları, tarihi binalarını kullanamadıklarını ifade ediyorlar, imar kanunu hükümleri gerekçesiyle. Azınlık grupların inanç özgürlüğü nasıl korunacak? Ayrımcılık nasıl engellenecek?
Laurence R. Helfer:
Siyasi muhalefetin soruşturma ve kovuşturmalara maruz kaldığına dair Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi de endişelerini dile getirmişti.
Sosyal medyada binlerce içerik bloke edildi. 2023 seçiminde birçok Twitter hesabı bloke edildi. Deprem sonrası sosyal medyaya 12 saat boyunca erişim engeli getirildi. Ayrıca bazı haber sitelerine de erişim engeli getirildi. Hükümet bu engellerin orantılı uygulanmasını nasıl temin etmeyi düşünüyor? Erişim engellerinin kaldırılması planlanıyor mu?
Halihazırda 68 bin kişi ifade özgürlüğünü kullandığı için yargılanıyor. İfade özgürlüğü kısıtlamalarına karşı Türkiye adım atmayı düşünüyor mu? Terörle mücadele kanunlarının keyfi olarak ifade özgürlüğünü kısıtlamasına engel olacak ne gibi tedbirler bulunuyor?
Basın Kartlarında kapsamlı iptaller olduğu bilgileri geliyor. Hükümeti eleştiren gazetecilerin kartının iptal edildiği söyleniyor. Kaç tane kart iptal edildi?
Hélène Tigroudja:
Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunu AİHM de ele alıyor ve kararlarında özgür seçimlere atıfta bulunuluyor. Mahkemenin bu konuda Selahattin Demirtaş ile ilgili de kararı var. AİHM’in Demirtaş kararı, taraf devlet tarafından uygulanmadı. Fikirlerini açıklayan başka parlamenterlerin de dokunulmazlıkları kaldırıldı.
AİHS’in 18. Maddesinde kişinin tutuklanmasının, siyasi saikle yapılan bir işlemin gizlenmesi için olduğunu öngörüyor. Bu maddeden hakkında ihlal kararı verilen çok az devlet vardır.
AİHM önünde şu anda Can Atalay davası bulunuyor. Yargıtay neden AYM’nin kararlarını uygulamayı reddediyor? Dokunulmazlık kararlarını, AİHM kararlarıyla uyumlu hale getirme konusunda bir çaba var mı? Göreve iade konusunda bir tedbir alındı mı?