Bursa Su Kolektifi, Nilüfer Çayı üzerinde üç ay boyunca yaptığı gözlemleri paylaştı. Kolektif, kentteki atık suların nasıl deşarj edildiğine dikkat çekerek, “Nilüfer Çayı atık su kanalı değildir” dedi.
Bursa ovasında dereler batıya doğru akarak, İstanbul Yolu’nun kenarında Nilüfer Çayı’na katılırlar. Kentin kronikleşmiş sorunu olan Nilüfer Çayı’nın kirliliğini ve kötü kokmasını Bursa Su Kolektifi, son 3 ayda dereler ve atıksu arıtma tesisleri üzerinde yaptığı incelemelerle gündeme getirdi. Kolektif üyeleri, gözlemlerini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü önünde yaptığı basın açıklamasıyla duyurdu. Basın açıklamasını Candan Göz ve Hüseyin Gün okudu.
Basın açıklaması şöyle:
“Basına ve halkımıza,
Bursa ovasında dereler batıya doğru akarak İstanbul Yolunun kenarında Nilüfer Çayına katılırlar. Biz, Bursa Su Kolektifi olarak, Ağustos ayı başından bu yana son üç aylık dönemde, Nilüfer Çayı ve Nilüfer Çayını besleyen dereleri izini sürdük.
- Aksu Deresinin beslediği Gölbaşı Göletinde su kenar çizgisinin 1,5 km geri çekildiğini; sulama kanalına su verilemediği halde, gölet kenarında kuyudan tankerlerle sanayiye su taşındığını saptadık.
- Uludağ’dan akan Kaplıkaya, Balıklı, Deliçay ve Gökdere gibi büyük derelere, yaz aylarında Uludağ’dan su gelmediği halde, Gürsu’da kuru dere yatağının kara suyla dolduğunu gözlemledik. Bu alan özel endüstri bölgesi yapılarak yasal takipten kurtarılmak istenen Karasi Tekstil önüdür.
- Bursa Ovası 2021 yılında Büyük Ova Koruma Alanı ilan edilerek sözde koruma altında alındı. Buna rağmen son beş yılda İstanbul Yolunun doğusunda kalan ovada ekili tarlalar yok edilerek 200’ün üzerinde yeni sanayi – ticari tesis inşa edildiğini saptadık. Bölgede var olan tüm diğer tesislerin sayısı yalnızca 5 yılda %85 arttığını saptadık. Bu tesislerin tarım alanlarını işgalinin yanı sıra; atık suları derelere akıtılmaktadır.
- Kentin doğusundaki sanayi bölgeleri ile Kestel ve Gürsu kanalizasyonunu arıtmakla mükellef Yeşil Çevre Atıksu Arıtma Tesisinin yoğun partikül yüküyle sözde arıtılmış suyu Deliçay dere yatağına boşaltıldığını saptadık. Yeşil Çevre Atıksu Arıtma Tesisi başında Bursa Valisinin ve yönetiminde Bursa Büyükşehir Belediyesi bulunduğu halde nasıl bu kadar kirli deşarj yapabilmektedir?
- BBB sorumluluğundaki üç atık su arıtma tesisinde çarpıcı gözlemler yaptık:
- Yıldırım ve Osmangazi kanalizasyonu sözde arıtan BBB sorumluluğundaki Doğu Atıksu Arıtma Tesisi’nin her iki deşarj noktasında yalnızca kaba süzme yapılmış durumda, pis kokulu yoğun sulu dışkı akışını gözlemleyerek belgeledik. Oysa Nilüfer kanalizasyonunu arıtan Batı Atıksu Arıtma Tesisi’nde, olması gerektiği gibi arıtılarak uygun deşarj yapıldığını gördük.
- Her iki tesis te BBB’ye aitse neden böyle zıt deşarjları olduğunu araştırdığımızda; bu iki tesisin işletmesinin 2012 yılında Kuzu Grup şirketine devredildiğini saptadık. Doğu Atıksu Arıtma Tesisi’nin deşarj noktaları normalde halkın ulaşamayacağı kadar gizlenmiş, gözden uzak yerde çok kirli deşarj yaparken, Batı ATT deşarjı yol üzerinde net olarak görülen bir konumda iyi nitelikte deşarj yapmaktadır. Bu kar odaklı Kuzu Grubun göz boyamasından başka bir şey değildir.
- Nilüfer Çayı kenarında Hançerli köyünde Nilüfer Çayı boyunca doğudaki köylerin kanalizasyonunu arıtan Nilüfer Atıksu Arıtma Tesisi’nde kanalizasyon şebekesinde bazı köylerin adı geçse bile sisteme eklenmediğini belirledik.
- BBB tarafından işletilen, yönetimi şirkete devredilmeyen Nilüfer Atıksu Arıtma Tesisi, gözlerden uzak olduğu halde Nilüfer Çayına olması gerektiği gibi arıtılmış deşarj yapmaktadır. Bu saptamamız, atık su arıtma tesisi işletmelerinin şirketlere devredilmeyecek kadar önemli bir iş olduğunu ortaya koymaktadır. BBB, derhal işletme yapan şirketle sözleşmeyi iptal edip, kendi üzerine alması gerektiğine inanıyoruz.
- Bununla birlikte Nilüfer Çayı kenarında Badırga ve Hançerli köylerinin batısındaki 20’ye yakın köyün henüz kanalizasyon bağlantısı yapılmadığı için Nilüfer Çayına boşaltılması kabul edilemez. Derhal bu köyler de projelendirip kanalizasyonları arıtılmalıdır.
- Badırga’da Deri Karma Organize Sanayi Bölgesi Atıksu Arıtma Tesisi deşarjı, gördüğümüz en yoğun kirlilik yüküyle birlikte Nilüfer’e bağlanan dereye akıtıldığını belirledik. Bu bize Nilüfer Çayının denetimsiz sanayi tarafından atık su kanalı durumuna getirildiğini gösterdi.
- İncelemelerimizde diğer sanayi atık su arıtma tesisi deşarjlarını da gözlemledik. Bursa’nın üç büyük sanayi bölgesi BOSB, DOSAB ve NOSAB deşarjlarını inceledik. Üçünde de Yeşil Çevre Atıksu Arıtma Tesisi ‘ne göre göreceli daha iyi arıtılmış deşarjı olduğunu saptadık.
- DOSAB Atıksu Arıtma Tesisi’nin yakma tesisinde arıtma çamurlarını yaktığını gözlemledik. Ayrıca kısa bir süre önce DOSAB arıtma tesisinin yapılacak yatırımlarla atık suyu tümüyle temizleyerek hiç deşarj yapmadan atık suyu arıtıp fabrikalara proses suyu olarak kullandırılacağı yönde açıklamasını en iyi çözüm olarak değerlendiriyoruz. Demek ki suya ihanet etmeden, onu kirletip can verme özelliğini yok etmeden de sanayi ve kanalizasyon suları arıtılabilir.
- Bu teknolojinin varlığını Bursa Organize Sanayi Bölgesinin Aksungur Köyü yakınlarında uzun zamandır işlettiği Su Üretim Tesisi’nde gördük. Tesis Nilüfer Çayından aldığı yoğun koku ve kirlilik yüküyle akan suyu arıtıp fabrikalar için ayda 700 bin ton proses suyu durumuna getirmektedir. Ancak, suyun %60’ını arıttıktan sonra kalan sulu çamuru Nilüfer Çayına boşaltması doğru değildir. Sulu arıtma çamuru buharlaştırılarak, yüksek derece ısıyla yakılarak yok edilebilir. Türkiye gerekli teknolojiye sahiptir. Eksik olan sıkı bir disiplinle atık su arıtma teknolojilerinin uygulama iradesidir.
- Biz Bursa Su Kolektifi olarak yalnızca gündüz gözlemler yaptık. Gece nasıl deşarj yapılıyor, bilmiyoruz.
- Nilüfer Çayı doğudan akan derelerin ağır kirlilik yüküyle İstanbul Yolunun kıyısında birleşerek bu kirliliği Marmara Denizi’ne kadar taşımaktadır. Nilüfer Çayının geçtiği köylerde çiftçi zorunlu olarak tarlalarını çaydan aldığı yoğun kirletilmiş suyla sulamaktadır. Böylelikle kirlilik halkın sofrasına kadar gelmekte, kirli su hastalıkların artışında temel neden olmaktadır.
- İncelemelerimiz sürerken 31 Ağustos tarihinde Panayır Mahallesi dernekleri ile birlikte halkın yoğun katılımıyla ortak basın açıklaması yaptık. Taşköprü üzerindeki basın açıklamasında, Panayır halkı yalnızca sanayi atık suyu olarak akan derenin artan kanser sayısının nedeni olarak gördüklerini, kokusundan pencereyi dahi açamadıklarını sloganlarla ve söz alarak dile getirdiler.
- Panayır halkı arasında, sanayi deşarj sularının kapalı kanala alınarak kokudan ve kirlilikten kurtulacakları yönünde söylentiler vardır. Bu söylenti doğruysa, devlet yetkilileri Ergene örneğinden sonra Marmara Denizi’nde yaşanan müsilajdan hiç ders alınmamış demektir. Son bilimsel incelemeler, Marmara Denizi’nin artık komada olduğunu kanıtlamaktadır. Daha çok atık suyu kabul edecek durumda değildir.
Bugün burada açıkladığımız tüm inceleme ve araştırmalarımız, Nilüfer çayının özellikle yaz aylarında neden pis kokulu ve iğrenç görüntüyle aktığını ortaya koymaktadır.
Taleplerimiz:
- Nilüfer Çayına yapılan atık su deşarjlarını kapalı kanala alıp Marmara Denizi’ne derin deşarjı planlanıyorsa; bu derhal iptal edilmelidir. Kapalı kanal projesi Marmara Denizi’nde oksijensiz ortamı genişletecek, müsilaj kâbusunu geri dönecektir.
- Büyük Ova Koruma Alanı içinde yer alan Bursa Ovalarında tarım alanları işgal edilerek tesis kurulmasına kesinlikle izin verilmemeli, bunların ÇED süreçleri başlatılmadan iptal edilmelidir. Bu tesislerin zamanla atık yükü yüksek fabrikalara dönüştüğünü belgeleyen onlarca örnek vardır.
- Bursa Ovasında sanayi bölgeleri dışındaki tüm tesisler, yeni sanayi bölgeleri oluşturmadan var olan sanayi bölgelerine taşıyacak bir plan derhal yapılmalı ve uygulamaya alınmalıdır. Bunlar atık zehirli suları arıtmadan dere yataklarına boşaltılmaktadır. Bunların denetlenmesi olanaksızdır.
- Arıtma ve filtrasyon kirletici sınır değerlerini AB standartlarına ve gerekiyorsa daha da alt düzeye düşürmelidir. Bunun ölçütü temiz, duru akan ve içinde sucul yaşam barındıran derelerdir.
- Arıtma çamurları izlenmeli, deşarj suyuyla derelere boşaltılmasına izin verilmemeli, arıtma çamurundaki zararlı gazları yok etmek için en az 1200 derece fırında yakılmalıdır.
- Etkin kamu denetimleri ile tesisi kapatmaya kadar giden caydırıcı, bir daha yapmaktan men edici cezalar belirlenmelidir. Çıkış miktarı ne olursa olsun bütün sanayi ve atık su arıtma tesisleri deşarjlarına anlık inceleme tesisleri kurmalı, analiz yapan aygıtlar sürekli denetlenerek doğru ölçüm yapması sağlanmalı, ölçülen sonuçlar, internette anlık olarak halka açık paylaşılmalıdır.
- ÇED Raporlarında şirketlerin üstlendikleri yükümlülüklerini sürekli denetlemeli, eksiklikler caydırıcı nitelikte cezalandırmalı ve bu tesislerin adlarını basına ve halka açıklamalıdır
- Sanayi tesislerinde bir yasal yeraltı su kuyusuna karşılık çok sayıda kaçak su kuyusu olduğu ve ayrıca kirlettikleri suyu faklı kotlarda yeraltına basarak en acil durumlarda kullanılacak temiz yeraltı suyunu kullanılamaz duruma getirdikleri bilindiği halde devlet yetkililerinin buna izleyici kalmasını kabul etmiyoruz. Gelişmiş teknolojilerle kaçak kuyuların belirlenip, sürekli denetim ve caydırıcı cezalarla yeraltı suyunun kaçak kullanımı ve derin deşarjı engellenmelidir.
- Sanayi Bölgelerinde her fabrikanın kendi atık suyuna ön arıtma yaptıktan sonra ortak arıtma tesisine gönderecek uygulamalar geliştirilmelidir.”