Gezi davası tutuklusu Osman Kavala cezaevinde 7’nci yılını doldurdu. Kavala yaptığı açıklamada, “Ülkemde hukuk devleti yönünde gelişmeleri göreceğime, özgürlüğü teneffüs edebileceğime inanıyorum” dedi.
Gezi Parkı davası kapsamında tutuklu yargılanan ve müebbet hapse mahkûm edilen insan hakları aktivisti Osman Kavala, cezaevinde 7’nci yılını doldurdu.
2558 gündür cezaevinde tutulan Osman Kavala yazılı bir açıklama yayımladı. “Cezaevinde yedinci yılım tamamlandı” diyen Kavala, “Bu süre boyunca masumiyet karinesinin çiğnendiği, temelsiz iddiaların, yalan beyanların kullanıldığı bir yargılama süreci yaşadım” ifadelerini kullandı.
Yasalarla oynandı
Kavala yaptığı yazılı açıklamada, şu ifadeleri kullandı: “AİHM 2019 yılında suç sayılan bir faaliyette bulunduğuma işaret eden bir delil olmadığına hükmetmişti. Gezi davası aynı nedenle beraatla sonuçlandıktan sonra yargı üzerinde siyasetin etkisi arttı. AİHM kararını uygulamamak ve beraat kararlarını bozmak için aleni biçimde yasalarla oynandı. Yasalardaki tanımlara aykırı biçimde bir casusluk suçlaması kurgulandı.
Bu suçlama siyaseten de kullanıldı, insan haklarını ve “öteki” sayılanların hayatlarını değersiz gören düşman hukuku uygulamaları teşvik gördü. Böylece, hiçbir şiddet eylemiyle ilişkim olmadığı bilinmesine rağmen en ağır cezaya çarptırıldım, dört Gezi tutuklusu da aynı yaklaşımla 18 yıla mahkûm edildi.
Yargı mensupları suç işlemediğini bildikleri insanlara ceza verebiliyor
Cezalar Yargıtay tarafından onanınca, şunu anladım ki yargı mensupları sakıncalı buldukları insanlara ceza verme yetkisine sahip olduklarına inanıyor. Bu insanların suç işlemediklerini biliyor olmalarına rağmen.
Yargıda insan hayatına değer vermeyen anlayışın yaygınlaşmasının, kamuoyunda infial yaratan birçok olayda olduğu gibi, temel etik değerlerle ilgili bir aşınmayı da yansıttığı düşüncesindeyim.
Altmış yaşımdan sonra aktif biçimde yaşayabileceğim hayat diliminin büyük bölümünü cezaevinde geçirmiş oldum. Eşimle hayatı paylaşamadım, annemle, sevdiklerimle birlikte yaşayamadım. Yıllardır yürüttüğümüz, barış ve uzlaşma kültürüne katkı sağladığına inandığım sivil toplum çalışmalarını sürdürmem engellenmiş oldu.
Gezi Parkının park olarak kalması benim için bir teselli kaynağı
Cezaevinde kendimi bir yurttaş olarak hissetmeyi sürdürebilmek için, maruz kaldığım, şahit olduğum hukuksuzlukları kamuoyu ile paylaştım, uyarıcılık sorumluluğumu yerine getirmeye çalıştım.
Hayatımın hatırlayabildiğim en erken döneminden itibaren ağaçları tanımama imkân veren, kamu mekânını başkalarıyla paylaşmayı öğrenmemi sağlayan Gezi Parkı’nın her yaştan ve sınıftan yurttaşlarımız tarafından kullanılan bir park olarak kalması benim için bir teselli kaynağı.
Ancak, bana asıl teselli verecek olan, ülkemde hukuk devleti yönünde gelişmeleri görmek olacak. Bunun olacağına ve gerçekten özgürlüğü teneffüs edebileceğime inanıyorum.”
Üç insan hakları örgütü AİHM’deki Osman Kavala davasına müdahil oldu
Kavala’nın serbest bırakılması için İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Uluslararası Hukukçular Komisyonu ve Türkiye Dava Destek Projesi; AİHM’e 16 Eylül’de üçüncü taraf müdahalesi talebinde bulundu. AİHM talepleri kabul etti.
1 Kasım Cuma günü yayınlanan raporda insan hakları örgütleri, Kavala’nın hukuka aykırı olarak cezaevinde tutulmasının yargının siyasi baskı altında çalışmasının bir sonucu olduğunu belirtti.
Üçüncü taraf müdahalesiyle hazırlanan rapor, AİHM’in Kavala’nın başvurusunu karara bağlarken daha kapsamlı bilgi sunmayı amaçlıyor.
Türkiye’deki yargı sisteminde hükümetin etkisini eleştiren rapora göre, Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSYK) ‘siyasi partilerin kontrolü altında’ ve ‘Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bağımsızlığı da zayıf.
Örgütler ayrıca Türkiye’nin özellikle muhalifleri ilgilendiren davalarda AİHM kararlarına direnç gösterdiğine de dikkat çekti.