DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, İmralı görüşmesi ve yeni çözüm süreci tartışmalarını Yeni Yaşam gazetesine değerlendirdi.
Bakırhan “Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Kürt meselesinin demokratik çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi, iktidarı ve kişileri aşan tarihsel bir zorunluluktur” dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı aynı zamanda Öcalan’ın müzakere ruhunu büyütme çağrısını vurguladı.
Bakırhan’ın görüşleri özetle şöyle:
Bahçeli ve partisi, Kürt meselesine yaklaşım konusunda geçmişten bu yana hep en uçta yer aldı ve yok saydı. Böylesi bir ismin baş müzakereci olarak Öcalan’ı işaret etmesini ve muhataplığını kabul etmesini önemli görüyorum.
Geçmiş deneyimlerimizden de hareketle, barış talebini toplumsallaştırmak, iktidarı ve devleti çözüme zorlamak için mücadele edeceğiz. Çatışma ve şiddetten, hukuki ve siyasi zemine geçilmesi olarak formüle edilen durum, bizim tam da rolümüzü tarif ediyor.
Biz sorunların muhatapları esas alınarak demokratik müzakereyle çözümünden yanayız. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Kürt meselesinin demokratik çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi iktidarı ve siyasi kişileri aşan tarihsel bir zorunluluktur.
Umut hakkı temel bir haktır ve hukuk buna imkân vermektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2014 yılında Abdullah Öcalan’ın umut hakkına dair “ihlal” kararı verdi. Türkiye hukukunda da bunun uygulanması gerekiyor.
Kürt meselesinin çözümünü tek başına iktidarın insafına bırakmamalıyız. Bu konuda CHP başta olmak üzere bütün toplumsal muhalefetin, emek ve meslek odalarının, demokrasi güçlerinin, aydın, yazar ve sanatçıların daha fazla sorumluluk alması gerektiğini düşünüyoruz. Çözüm ve barış yanlıları müştereklerini daha da arttırmalı.
İktidarın önünde iki yol var. Ya demokratik çözümün gereğini yapacaklar ya da 31 Mart 2024 seçimlerinde aldıkları yenilginin katmerli halini bir hezimet olarak yaşayacaklar. Bu kapsamda, eğer demokratik çözüm niyeti varsa iktidarın ilk yapması gereken şey, Öcalan üzerindeki mutlak tecridin kaldırılması ve Kürt meselesinin demokratik çözümü ile Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacağı koşulların oluşturulmasıdır.
İktidarı yeni hamleler yaparken devrimci, demokratik muhalefet yetersiz kalmamalıdır. Sürecin ve dönemin ruhuna denk daha kapsamlı bir demokrasi çatısına ihtiyaç var. Tarihsel sorumluluğumuz var, herkes üzerine düşeni yapmalıdır.
Öcalan ile görüşme yapılması barış ve çözümden yana herkeste bir umut ve heyecan uyandırdı. Görüşmede, Öcalan, tarihsel Kürt ve Türk ilişkilerinin demokratik bir zemine kavuşması için yoğun bir çaba içerisinde olduğunu belirtmiş. Türkiye’de sağlanacak olası bir çözümün Ortadoğu’daki kaosun da önüne geçilebileceğini paylaşmış. Demokratik siyasette kuru kavga yerine müzakere ruhunun büyütülmesi gerektiğini aktarmış.
Türkiye halkları 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde sandıklara giderek kayyım uygulamasının iflas ettiğini ilan etmişti. Buna rağmen AKP-MHP iktidarı, İstanbul’un en büyük ilçesi Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atayarak darbeci anlayışını bir kez daha hayata geçirdi. Bu darbeci zihniyete karşı bütün demokratik kamuoyunu halk iradesine sahip çıkmaya davet ediyoruz. Bugün Esenyurt Belediyesi’ne sahip çıkmak, halk iradesine, ortak yaşam idealine sahip çıkmaktır.
