Sağlık sistemi translar için erişilemez durumda

0 Shares
0
0

ILGA Europe, Türkiye İlaç ve Tıbbı Cihaz Kurumu’nun hormon ilaçlarının dağıtımını kısıtlamasına ilişkin açıklama yaptı.

ILGA Europe, yaptığı açıklamada 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü’nde aktivistlere yönelik polis şiddetine değindi. Ayrıca 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde gözaltına alınan Azerbaycanlı aktivistlerin “gönüllü geri gönderme” dilekçesini imzalamaya zorlandıklarını hatırlattı.

Kaos GL‘nin haberine göre, ILGA Europe açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“20 Kasım’da Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, translar tarafından kullanılan bazı hormonlara erişim için e-reçete zorunluluğu getiren yeni bir düzenlemeyi duyurdu. Söz konusu kısıtlamalar, özellikle trans erkeklerin kullandığı hormonların yanı sıra diyabet tedavisinde kullanılan hormonlara erişimi de düzenliyor. Bu yeni düzenleme kapsamında trans kadınlar tarafından kullanılan iki hormon, aynı zamanda cis kadınlar tarafından doğum kontrolü için kullanılan hormonlarla aynı. Dolayısıyla bu düzenleme sadece transları değil, kadınları ve diyabet hastalarını da etkilemektedir.

Yeni düzenleme, transların sağlık hizmetlerine erişiminde var olan yetersizlikleri gözler önüne sermektedir. Yönetmelik, hormonların dağıtım ve kullanım sürecini düzene sokma, tedarik ve tedaviyi kullanıcılar için daha güvenli hale getirme girişimi olarak görülebilirse de Türkiye sağlık sistemi, özellikle translara özgü sağlık hizmetleri açısından, translar için son derece erişilemez durumdadır. Sonuç olarak, bu yeni düzenleme translar için ciddi sonuçlar doğuracaktır.”

ILGA Europe açıklamasını şöyle tamamladı:

“Türkiye’de LGBTİ+’lar düzenli olarak keyfi gözaltılara (genellikle aşırı polis gücüyle) maruz kalmakta ve kamusal etkinliklere katıldıkları veya kamusal alanda gökkuşağı bayrakları taşıdıkları için suçlanmaktadır. Kamusal gösteriler sıklıkla “milli güvenlik”, “kamu düzeni”, “suçun önlenmesi”, “genel sağlığın korunması” veya “genel ahlak” bahaneleriyle yasaklanmakta veya ertelenmekte, polis ve valiler aşırı yetkilerle donatılmaktadır. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri konusunda keyfi yorumlara imkan veren muğlak sınırlamalar içeren bu uygulamalar, Türkiye’nin kendi Anayasasını (Madde 34) ve taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini (Madde 11) ihlal etmektedir. Türkiye, uygulamalarını AİHS ve kendi Anayasası ile uyumlu hale getirmeli, protestoların keyfi olarak yasaklanmasına ve katılımcıların gözaltına alınmasına son vermelidir.”

Yazar

0 Shares
You May Also Like

Biz kimiz?

Enternasyonal Dayanışma, işçi sınıfının kolektif ve kitlesel mücadelesiyle dünyanın daha eşit, adil ve özgür bir yere dönüşeceğini savunan…