Ekonomi yönetiminin kapitalistleri kurtarmak için aldığı kararlarla derinleşen kriz, vatandaş için ödenemeyen krediler ve kredi kartı borçlarına, bankalar içinse takipteki alacakların rekor seviyelere yükselmesine neden oldu.
Merkez Bankası’nın faiz oranlarını astronomik seviyelere yükseltmesi, kredi maliyetlerini de yükseltti. Yüksek faiz oranları, borçluların mevcut borçlarını yenilemesini zorlaştırarak takibe düşme oranlarını artırdı.
Takipteki alacaklar son beş yılda yüzde 115 artış kaydetti. Artışın sınırlı kalmasının bir sebebi de bu alacakların dönemsel olarak bankalar tarafından bilançolarından çıkarılması. Gerçekte bu artış yüzde 500’ler dolayında.
28 Şubat 2020 tarihinde 152 milyar 580 milyon lira olan takipteki alacaklar toplamı, 2025 yılının aynı dönemine gelindiğinde 328 milyar 754 milyon liraya yükseldi.
Türkiye’de yaklaşık 42 milyon kişinin bankalara bireysel kredi veya kredi kartı borcu var. Bu kişilerin 2 milyon kadarı borcunu ödemekte zorlanıyor.
Takipteki tüketici kredileri ve bireysel kredilerde artış oranı son beş yılda yüzde 586 artarken, takipteki bireysel kredi kartlarında artış yüzde 958 olarak gerçekleşti.
Türkiye Bankalar Birliği’nin verilerine göre 2. grup olarak tanımlanan yakın izlemedeki kredi miktarı da Eylül 2024’te 1 trilyon 197 milyar liraya ulaştı. 2023’te bu kalem 912 milyar lira idi. Tahsil imkânı sınırlı, tahsili şüpheli ve zarar niteliğindeki krediler ise 2024 dokuz aylık döneminde 250 milyar lira oldu.
Borcunu ödeyemeyen kişi sayısı 2 milyonu zorluyor
Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi verilerine göre 2020 yılında bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcunu ödememiş gerçek kişi sayısı 690 bin 355 idi, bu kişilerin 433 bini kredi kartı borcunu ödememişti.
2024 yılı sonuna gelindiğinde ise borcunu ödeyemeyen kişi sayısı 1 milyon 859 bin 843 kişiye ulaştı. Bu kişilerin 1 milyon 375 bini kredi kartı borçlusu.
Bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı ise 2024 yılı aralık ayında 1 milyon 376 bin oldu.
