Reisi’nin ölümü İran’ın geleceği için ne anlama geliyor? – Mesut T

0 Shares
0
0

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, 19 Mayıs’ta kendisini ve diğer İranlı yetkililerden oluşan bir heyeti taşıyan helikopterin, İran’ın kuzeyindeki dağlara düşmesi sonucu hayatını kaybetti, ülkenin ve bölgenin geleceği daha da belirsizliğe sürükledi.

İran devletine bağlı İslam Cumhuriyeti Haber Ajansı, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emirabdollahian ve diğer üst düzey yetkililerin de İran’ın Doğu Azerbaycan eyaletinde yolculuk yaparken helikopterin düşmesi sonucu öldüğünü doğruladı. Yoğun sis, kaza yeri bulunmadan önce arama kurtarma çalışmalarını saatlerce engelledi. Sis o kadar yoğundu ki İranlılar helikopterin yerini tespit etmek için Avrupa Birliği uyduları ve Türkiye’nin insansız hava araçlarından destek almak zorunda kaldı.

Reisi’nin ölümü, İran siyasetinde ülkenin sert bir çizgiye kaydığı ve Orta Doğu’yu bölgesel bir savaşın eşiğine getirme tehdidinde bulunduğu kısa ama dönüştürücü bir döneme son noktayı koydu. İktidarda geçirdiği yaklaşık üç yıl içinde Reisi, İran’ın iç siyasetini ve sosyal politikasını daha muhafazakâr bir yöne taşıdı.

Ayetullah Ali Hamaney ile yakın ilişkisiyle tanınan, yaşlanan Hamaney’in yerine geçmesi muhtemel bir aday olarak görülen ve bir İslam hukukçusu olan Reisi’nin görev süresi boyunca İran uranyum zenginleştirmeyi hızlandırdı. ABD’nin 2018’de anlaşmadan çıkmasının ardından Kapsamlı Ortak Eylem Planı müzakerelerini yavaşlattı.

Reisi, cumhurbaşkanı olmadan önce, 1988 yılında çoğu sosyalist olmak üzere tahminen 5.000 muhalifin idam edilmesinden sorumlu olan İran’ın kovuşturma komitesinde (İran’da Ölüm Komitesi olarak biliniyor) görev yaptı. Birleşmiş Milletler tarafından insanlığa karşı suç işlemekle suçlandı, ABD Hazine Bakanlığı tarafından yaptırım uygulandı.

Ve bu sert yaklaşım, Eylül 2022’de 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin toplum içinde başörtüsünü düzgün takmadığı iddiasıyla İran ahlak polisi tarafından gözaltında öldürülmesiyle devam etti, ülke çapında protestolara yol açtı.

Reisi yönetimindeki İran ayrıca Rusya’yı Ukrayna’ya karşı savaşında destekledi, Şahed insansız hava araçlarını ihraç etti, İran’ın Orta Doğu’daki bölgesel vekil milislerinin saldırılarını artırdı.

Reisi’nin yerine kim gelirse gelsin, izlediği strateji, İran’ın siyasi ve dini liderliğinin üst kademeleri arasında pekiştiği için değişmesi pek mümkün görünmüyor.

Reisi’yle ya da Reisi’siz, rejim Gazze savaşı sonrası Orta Doğu’nun şekillenme biçiminden oldukça memnun.

İran Anayasası uyarınca, Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Mokhber, seçimler yapılana kadar hükümet başkanlığı görevini yürütecek. Son parlamento seçimlerine rekor düzeyde düşük katılım oldu.

Erken seçimlerin ve gelecek yıl yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ötesinde, İran’ın yönetici sınıfının tepesinde çalkantı potansiyeli var. İran lideri Hamaney’in oğlu Mücteba Hamaney dışında, 85 yaşındaki Hamaney’in halefi olabilecek isimlerin sayısının az olduğu bir ortamda, Reisi’nin ölümü ülkenin siyasi geleceğini daha büyük bir kargaşaya sürükleyebilir.

İran’da ne erken seçimlerde, ne de 2025’te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde liberalleştirici bir figürün ortaya çıkması pek olası değil. Ancak Reisi’nin ölümü, yüzey altında varlığını sürdüren protesto hareketlerinin yeniden canlanması için küçük bir açık kapı bırakabilir. Bu hareketler ölmedi, ülke çapında bir tetiklemeye yol açabilir. İran’daki protesto hareketinin hikayesi her zaman bir “eğer” değil “ne zaman” meselesidir.

Mesut T

Yazar

0 Shares
You May Also Like

Kira krizi derinleşiyor – Erkan Erdem

Ekonomik kriz, konut kiralarını fahiş seviyelere çıkarırken, birçok kiracı açısından mahkemeye taşınan kira davaları da sonuçlanmaya başladı. Tahliye…

Büyük depresyon ve tehlike çağı

Geçen hafta sonu Enternasyonal Dayanışma toplantılarında yaptığım konuşmada, şu anda kapitalizmin ilk büyük ekonomik krizi olan 1873-1896 döneminde…