Kapitalistler, patronlar, sermaye sınıfı; AKP-MHP iktidarı aracılığı ile kârlarına kâr katmaya devam ediyor. Son bir yılda banka ve şirket kârları 5 – 10 kat arttı.
Yüksek faiz ortamında sermaye sahipleri trilyonları ceplerine indirdiler, indirmeye devam ediyorlar. Kur Korumalı mevduata yaklaşık 2 trilyon lira ödendi. Mevduat faiz oranları yüzde 80’lere kadar çıkıyor.
AKP eliyle zengin edilen şirketlere sürekli yenileri ekleniyor.
AKP-MHP eliyle önleri açılan mafya çetelerinin reisleri, bir anda önemli zenginler haline geliyorlar.
Kamuda rüşvet ve yolsuzluk aleni hale geldi. Çok pahalı araçlara, evlere, silah koleksiyonlarına sahip olan hakim ve savcılar ortalığa saçılıyor.
Belediyelerde her türlü şatafat ve israf olağan hale gelmiş durumda.
Bir yanda şatafat ve bolluk içinde yaşayan sermaye sınıfı, iktidara yakın çevreler ki sayıları aslında bir avuçtur, tümünü toplasan 1 milyon kişi etmez.
Bir yanda ise aileleri ile 84 milyonu bulan, açlık ve yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşamaya çalışan, dar ve orta gelirli insanlar, emeği ile geçinenler.
Türkiye’de 32,2 milyon kişi yoksulluk sınırının, 51,6 milyon kişi açlık sınırının altında bir gelirle yaşamaya çalışıyor. Yani toplam 83,8 milyon kişi, nüfusun yüzde 98’i açlık ve yoksulluk sınırının altında bir gelire sahip.
İşçi sınıfı tüm toplumsal kesimlerin öncülüğünü yapıyor
Bu olumsuz ekonomik koşullara, ayrıca hukuksuzluk, adaletsizlik, kayırmacılık, Kürt, göçmen, Alevi, LGBTİ, kadın, çevre, hayvan düşmanı politikalar ekleniyor.
Ülke tam bir sorunlar yumağı haline gelmiş durumda. İktidardan bu yaptıklarının hesabının sorulması gerekiyor. İşte bu hesabı kim soracak sorusu önemli bir konu.
İşçi sınıfı tüm zorluklara rağmen; kapitalistlere, sermayeye, patronlara karşı mücadelede, tüm toplumsal kesimlerin öncülüğünü yapıyor, mücadelenin başını çekiyor.
İşçi sınıfı her gün eylem halinde. Sadece son bir haftadaki işçi eylemlerine baksak, pek çok direniş, gösteri, grev, yürüyüş, toplantı görebiliriz.
Son bir haftada emekliler, sendikaları ile birlikte, her gün yoksulluğun durdurulması, emekli maaşlarının yükseltilmesi için eylem yapıyor. Son zamanların en büyük mitingini Ankara’da emekliler gerçekleştirdi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu; iktidarın ‘Tasarruf Paketi’ adı altında yürüttüğü saldırı politikalarına karşı sesini yükseltti, bütün illerde basın açıklamaları yaptı.
Özel sektör öğretmenleri sendikası, taban maaş ve iş güvencesi için pek çok ilde, Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Mersin’de nöbet eylemleri gerçekleştiriyor. Gözaltına alınıyorlar, ama yılmıyorlar, tekrar eylem yapıyorlar.
Belediye şirketlerinde çalışan işçiler, “kadrolu ve güvenceli çalışma hakkı” için oturma eylemi başlattılar.
Sağlık emekçileri her hafta düzenledikleri vergide adalet eylemlerine devam ediyorlar.
İşçiler, son bir haftada, pek çok işyerinde; ücretlerin yükseltilmesi, iş koşullarının iyileştirilmesi için mücadele ettiler, sendikalara üye oldular, patronlarla pazarlığa oturdular, greve çıktılar.
İşçi sınıfı, kapitalist sınıfa karşı yürütülen sınıf savaşının öncüsü olduğunu, her gün bir kez daha ispatlıyor. Hepimizin; kapitalist, patron, sermaye sahibi olmayan herkesin, işçi sınıfının bu mücadelesi içinde yerini alması gerekir.
Faruk Sevim