Göçmenlerin Gündemi (16 Temmuz – 22 Temmuz)

0 Shares
0
0

16 Temmuz

Irkçılığın günah keçisi yaratma pratiği – Sinan Özbek (Enternasyonal Dayanışma)

‘Biz’ ve ‘onlar’ ayrımı kuşkusuz, tarihin derinliklerinden itibaren var. Bu ayrım; toplulukların kendi aidiyetlerini ‘başkası, öteki’ üzerinden oluşturmasını sağlıyor. Öyle ki antik Yunan’ın “başlangıçta söz vardı” ifadesini, “başlangıçta yabancı vardı” şekline çevirmek mümkün (Poliakov). Başka türlü söylemek gerekirse; her uygarlık, kendisini yabancı olanla ayrıştırarak tanımlama eğilimine sahip. Bundan dolayı bir hiyerarşi düşüncesi de tezahür ediyor. Bu hiyerarşide “biz” basamağın en üstüne, basamağın alt katlarına da “başka olanlar” yerleşiyor. Bir kez hiyerarşi kurulunca, başkalarına karşı uygulanacak mümkün şiddet de meşrulaştırılabiliyor. 

Yazının devamı aşağıdaki linkte:

16 Temmuz

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği: Afyon Belediyesinin kararının yürütmesi durduruldu

Afyonkarahisar Belediye meclisinin “Sığınmacılar için nikâh ücretini 25 kat artırarak 10.000 liraya çıkarması” kararının iptaline ilişkin idare mahkemesinde dava açtık, ilgili ve yetkililer hakkında “ayrımcılık ve nefret suçu” kapsamında suç duyurusunda bulunduk.

Mahkeme, Afyon Belediye Meclisinin aldığı bu kararla ilgili, yürütmeyi durdurma kararı verdi. Zulme ve ayrımcılığa maruz kalan muhacirlerin haklarını hukuk önünde savunmaya devam edeceğiz.

16 Temmuz

Ahmed Aabo, Arnavutköy Geri Gönderme Merkezi’nde ölüme terk edildi (bianet)

Ahmed Aabo, 2011’de Suriye’deki iç savaşın başlamasıyla ailesi tarafından güvenli bir yaşam umuduyla Türkiye sınırına bırakıldığında henüz 10 yaşındaydı.

Türkiye’ye girdikten sonra Geçici Koruma Statüsü’ne alınan Ahmed’in hayatı, yaklaşık sekiz ay önce Kızılay’a kan bağışı yapmasıyla büyük bir değişim yaşadı.

Yazının devamı aşağıdaki linkte:

https://bianet.org/haber/ahmed-aabo-arnavutkoy-geri-gonderme-merkezinde-olume-terk-edildi-297536

16 Temmuz

Yıldız Önen ile Marksizm 2024 toplantıları üzerine röportaj (Enternasyonal Dayanışma)

Jin TV’de Haftaya Bakış programında, Enternasyonal Dayanışma aktivisti Yıldız Önen ile Londra’da katılım gösterdiği Markizm 2024 toplantıları üzerine sohbet edildi.

Doğru politikalarla bu iş çözülebilirken krizlerin sorumlusu GÜNAH KEÇİSİ sığınmacılar ilan edilip bir taşla iki kuş vuruluyor. Birincisi, ekonomik kriz onlara faturalandırılıyor, işçi sınıfı bölünüyor ve zayıflıyor; ikincisi krizi çözmek için mülteciler kaçak ucuz işçiler olarak kullanılıyor. Günah keçisi yaratma pratiği; en genel anlamıyla sistemin krizlerini, gerilim ve öfke yaratan aksaklıklarını, bir azınlığı işaret ederek, müsebbip olarak göstererek açıklama diye tanımlanabilir. Günah keçisi, sistemin sorun olan bir tek olgusunu açıklamak için kullanılmıyor. Nerdeyse ne kadar sorun varsa sorumlu olarak günah keçisi gösteriliyor: İşsizlik, sağlık ve eğitim sisteminin sorunları, çevre kirliliği, ahlaki yozlaşma.

Sığınmacılara karşı yükselen ırkçılığı engellememiz gerek. Bunu durduramazsak Kürtlerin, Alevilerin, tüm ezilenlerin sırada olduğunu unutmamamız gerek. Kayseri’de olan, 2 Temmuz Sivas katliamından farksızdı. Bunu unutmayalım.

Yazının devamı aşağıdaki linkte:

17 Temmuz

Mültecileri hedef alma politikasının gölgedeki yüzü – Bekir Berat Özipek (Anadolu Ajansı Analiz)

“Neden kurbanlar daima en zayıf ve en zararsız olanlardan seçilir?” Alexander Douglas, insanları günah keçisi haline getirmenin kirli siyasetinin analizine bu soruyla başlar. Cevap aslında sorunun içindedir. Onun ifadeleriyle “ensesi kalınlar” günah keçisi olamayacak kadar güçlüdür. “Ayak takımı” da onlara kızabilir. Ama “sosyal anlamda” günah keçisi, güvenli bir şekilde saldırılabilecek bir kurbandır, misilleme tehlikesi olmaksızın hedef alınabilecek bir kurban.

Yazının devamı aşağıdaki linkte:

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/multecileri-hedef-alma-politikasinin-golgedeki-yuzu/3277575

17 Temmuz

Muhammed Akta: Suriyeliler hakkında doğru bilinen bazı yanlışlar

Cüneyt Özdemir’i severek takip ederim, kendisine büyük saygım var. Fakat 1 Temmuz olayları daha yeni yaşanmış, yüzlerce Suriyeli ailenin evleri taşlanmış, bazı evlere girilip ailenin tamamı çocuklar dahil dövülmüş ve bazı evler kundaklanmışken, Kayseri’de tansiyon hala yüksekken ve halk adeta bir darboğazdan geçiyorken Suriyelilerin neler yaşadığını bilmeden onların daha rahat olduğunu söylemek yangına körükle gitmektir.

Yazının devamı aşağıdaki linkte:

17 Temmuz

Yunanlı şarkıcı Marina Satti denizde boğulan göçmenler için söyledi

2024 Eurovision’da Yunanistan’ı temsil eden Marina Satti, Sudanlı babasına adadığı “Ah, Deniz” şarkısının klibinde Akdeniz’de boğulan 30 bin göçmeni anlattı. Satti, şarkının gelirini göçmen çocuklara bağışlayacak.

17 Temmuz

Yahya Hawwa ve Mehmet Ali Aslan, kardeşlik şarkısı bestelediler

İnsanlık evreninde hepimiz Âdem’deniz. Yerde gökte, her nefeste vardır kardeşliğimiz. Mehmet Ali Aslan Türkçe, Yahya Hawwa Arapça seslendi. “Türk Arap kardeştir” (عربي تركي) adlı eserde kardeşliğimize melodilerle soluk katmaya çalıştılar. Yaptıkları bu güzel şarkı için Yahya Hawwa ve Mehmet Ali Aslan’a teşekkür ederiz.

https://t.co/Iiz3TRnnMl

https://www.instagram.com/reel/C9hyNiRtMtR/?igsh=MWZ0dzd4dzFoaW5yZg==

17 Temmuz

Mustafa Yeneroğlu: Kurumsal ırkçılık Avrupa’nın çok ilerisinde (10lar medya)

Mustafa Yeneroğlu: “17 yaşında bir genç sadece ve sadece Suriyeli diye katledildi. Ülkemizde artan ırkçı dalganın çok daha kanlı olaylara yönelmemesi için öncelikle siyaset kurumu sarsılması gerekirken, tüm toplumsal güçler hep birlikte öldürücü yalancı düşmanlığı ve ırkçılığa karşı medeni bir duruş sergilememiz gerekirken, kimse oralı bile olmadı. Ülkemizdeki kurumsal ırkçılık, Avrupa’nın çok ilerisinde.”

18 Temmuz

Kayseri’deki ırkçı saldırılarda motoru yakılan Suriyeli’ye hayırseverlerden anlamlı hediye

Irkçılık maskesiyle gerçekleştirilen saldırılarda ekmek teknesi harap edilen Suriyeliler arasında yer alan 65 yaşındaki Muhammed el Hacı’nın motosikleti yakılmıştı. İyilik Bulaşıcıdır Hareketi ve İHH Kayseri Şubesi’nin ortak girişimiyle, Suriyeli Muhammed amcanın mağduriyeti giderildi.

https://www.haber7.com/guncel/haber/3443214-kayserideki-irkci-saldirilarda-motoru-yakilan-suriyeliye-hayirseverlerden-anlamli-hediye

19 Temmuz

Yeni türde ırkçılık örgütleniyor – Ercüment Akdeniz (Yeni Yaşam)

Kayseri’nin Melikgazi ilçesinde 30 Haziran günü 7 yaşındaki çocuğa yönelik cinsel taciz iddiaları üzerine Suriyelilere yönelik büyük bir linç başlatıldı. Gece boyunca mültecilere ait işyerleri ve araçlar yakıldı, evler taşlandı. Ertesi gün birçok kente yayılan saldırılarda yağma olayları yaşandı. Irkçı saldırılar; Hatay, Riha (Urfa) ve Dîlok (Antep) gibi mültecilerin yoğun yaşadığı kentlere yayıldı. Mülteciler evlerinden günlerce dışarı çıkamadı ve işyerlerini açamadı. Bu saldırılar sırasında 2 Temmuz’da Antalya’nın Serik ilçesinde caddede yürüyen 17 yaşındaki Ahmet Handan El Naif isimli Suriyeli mülteci çocuk bıçaklanarak katledildi. Gazeteci-yazar Ercüment Akdeniz, AKP iktidarının mülteci politikasını, ırkçı saldırıları, mültecilerin şantaj aracı olarak kullanılmasını ve mülteciler üzerinden kışkırtılan milliyetçi dalgayı gazetemize değerlendirdi.

Yazının devamı aşağıdaki linkte:

19 Temmuz

Mülteci karşıtı saldırılar sonrası 150 Suriyeli aileye sınır dışı şoku – SEMA KIZILARSLAN (Karar)

Kayseri Geri Gönderme Merkezi’nde sınır dışı edilmek üzere 150 ailenin alındığı iddia edildi. KARAR’a konuşan MAZLUMDER Şube Başkanı Ahmet Taş, suça karışmamış, ciddi deliller oluşmadan ve yargılama süreci tamamlanmadan sınır dışı edilen ailelerin mağdur edildiğine dikkat çekti.

Yazının devamı aşağıdaki linkte:

https://www.karar.com/guncel-haberler/multeci-karsiti-saldirilar-sonrasi-150-suriyeli-aileye-sinir-disi-soku-1879081

21 Temmuz

Rapor Bülteni: Sokak toplayıcılarının önemli bir kısmı Suriye uyruklu (Yüzde 39,8)

Sokak toplayıcılığı en zor iş kollarından biri. Sokak toplayıcılarının önemli bir kısmı Suriye uyruklu. (Yüzde 39,8) Afganistan uyruklu olanların oranı ise %6,2.

22 Temmuz

Cem Terzi: “Mülteci meselesi arafta tutulursa çatışma kaçınılmaz” (Enternasyonal Dayanışma)

Gazete Duvar’dan Nuray Pehlivan’ın Halkların Köprüsü Derneği Kurucu Başkanı Prof. Dr. Cem Terzi ile gerçekleştirdiği söyleşiyi okurlarımızın dikkatine sunuyoruz:

1934 İskan Kanunu’yla birlikte Türk olmayan azınlıklara uygulanan iskan politikası ile neler hedeflendi? Ermeni tehciri başta olmak üzere bu coğrafyada neler yaşandı? Mülteci gerçeğinin üzerinde nasıl bir örtü var? Türkiye’ye sığınan insanları vatandaşlıkla eşit statüde nasıl içeririz? Mültecileri insanlık dışı bir muameleye maruz bırakmadan konumlandırabileceğimiz bir düzenleme yapılabilir mi?

Mültecilerle ilgili yaptığı çalışmalarla bilinen Halkların Köprüsü Derneği Kurucu Başkanı Prof. Dr. Cem Terzi sorularımızı cevapladı.

Yazının devamı aşağıdaki linkte:

Yazar

0 Shares
You May Also Like

Biz kimiz?

Enternasyonal Dayanışma, işçi sınıfının kolektif ve kitlesel mücadelesiyle dünyanın daha eşit, adil ve özgür bir yere dönüşeceğini savunan…