Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk defa 31 Mart yerel seçimlerinde aldıkları mağlubiyet üzerine yorum yaptı, sorunu kendilerinde arayacaklarını söyledi.
Çeşitli konularda açıklamalarda bulunan Erdoğan, yerel seçim yenilgisi ile ilgili şunları söyledi:
“CHP nasıl bu kadar oy alabiliyor, belediye kazanabiliyor? Bunun müsebbibi AK Parti olarak biziz. Bu bir özeleştiridir. Biz de önce sorunu kendimizde arayacağız. Küresel ve bölgesel krizlerin etkisiyle yaşadığımız ekonomik sıkıntılar, bizim kimi eksiklerimizle yanlışlarımızla birleşince, milyonlarca insanı CHP’ye oy vermek zorunda bıraktı.”
Erdoğan böyle dese de politikalarında bir değişiklik yok
Ancak 31 Mart yerel seçimlerinden bugüne baktığımızda AKP’nin kendisinde herhangi bir sorun aramadığı görülüyor.
- Ekonomik politikalarda bir değişiklik yok. Enflasyon düşürülemiyor, alım gücü yükselmiyor. AKP’nin IMF onaylı programı halkta herhangi bir rahatlama yaratamadığı gibi kendi hedeflerine bile ulaşamıyor. Kamuda “tasarruf” denilerek emekçilere yönelik kesintiler yapıldı, fakat hükümet harcamalarında herhangi bir tasarruf yok. Ücretler artmasın diye ekonomi yönetimi elinden geleni yapıyor ama patronlara bol kepçe dağıtmaya devam ediyor.
- Özgürlüklere yönelik baskılar konusunda durum değişmedi. Sokak röportajı verenler tutuklanıyor, 30 yıldır hapiste olan şairin tahliyesi bir yıl geciktiriliyor, Gezi Davası ve Osman Kavala’nın durumunda bir değişiklik yok, daha yeni 231 kişi gözaltına alındı. Gazeteciler “yalan haber yapma” iddiasıyla gözaltına alınıyor.
- Eylem yapma hakkına saldırılar sürüyor. Kadınların eylemleri yasak. Filistin için hükümeti teşhir eden gençlere polis saldırıyor. Kayyım gösterilerine saldırılar, tutuklamalar ve işkenceler basına yansıyor. Anayasal bir hak olan protesto hakkı gasbedilmiş durumda.
- AKP seçim sonuçlarını hile hurda ile geri çevirmeye çalışıyor. Bunun birinci ayağı kayyımlar. YSK’nın seçime girmesine izin verdiği adaylar seçim kazandıktan sonra görevden alınıyor. AKP halk iradesini tanımıyor. Bunun yanı sıra kaybettiği şehirlerde SGK borçları, konser harcamaları gibi kendi döneminde daha da kötü olan konuları gündeme getirerek, devlet ve medya gücünü kullanarak belediyelerle uğraşıyor. “Kreş değil anaokulu açamazsınız” diyen Eğitim Bakanı daha önce Antep’te AKP’li belediyenin açtığı anaokulunu ziyaret etmişti. Erdoğan “Anaokulu-kreş farkını bilmiyorlar” diye CHP’ye saldırıyorken AKP’nin geçmişi sürekli kendi kalesine gol atıyor.
- Kürt sorununda “Ortadoğu konjonktüründeki mecburiyet” nedeniyle çözüm çağrısı yapılıyor ama altını dolduran adımlar atılmıyor. Erdoğan, Bahçeli ile mutabıkmış ama “DEM Parti ve PKK aynı kafada” diye umutsuzmuş. Ancak kendisinde de pek bir “kafa” değişikliği bulunmuyor. Onun iktidarında Kürtçe halay çekenler, şarkı söyleyenler tutuklanıyor. Kürtçe trafik işaretleri siliniyor. Ötekileştirmeyi bitirdik diyor, ama Kürtler öyle düşünmüyor.
- Toplumsal cinsiyet konusunda AKP-MHP korkunç bir şiddet uyguluyor. LGBTİ+lara yönelik nefret pompalayan yürüyüşler örgütleniyor, Erdoğan aşırı sağcı Avrupalı siyasetçileri arayarak LGBTİ+lar konusunda aynı düşündüklerini söylüyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı gibi 6284 no’lu kanun uygulanmadığı için kadın cinayetleri devam ediyor. Toplumda Narin gibi olaylara karşı büyük bir infial varken AKP adaletin tam karşısında konumlanıyor.
- Enerji konusunda temiz enerji politikaları uygulanmıyor, kömürden çıkış planı yok, nükleere yönelme var. Ülkede şirketler doğayı talan ederken buna direnen ekoloji aktivistleri öldürülebiliyor.
- AKP iktidarında gelinen noktada çeteler sokakta cirit atıyor, suç işliyorlar. Sıradan insanlara karşı suç işleyenlerin gereken cezaları almadığı yönünde genel bir kanaat yaygınlaştı.
AKP sorunu kendinde arayacaksa bunları nasıl tam tersine çevireceğini düşünerek işe başlayabilir.