Sosyalist devrim nedir?

Milyonlarca insan sistemde derin bir yanlışlık olduğunu biliyor. Filistin yürüyüşlerinde binlerce kişi “Tek yol devrim” sloganı atıyor.

Bu slogan, sistemin temelden çürümüş olduğu ve kökten değiştirilmesi gerektiği duygusunu yansıtıyor.

Ancak “devrim” pek çok farklı anlama gelebilir. Bir burjuva devrimi, işçiler tarafından yönetilen sosyalist bir devrimden çok farklıdır.

1789’daki Fransız Devrimi yoksulları harekete geçirdi ve eski toprak sahibi sınıfların siyasi gücünü kırdı – ama onların yerine yeni bir kapitalist sınıf getirdi. Bu bir burjuva devrimiydi.

Kapitalist sömürü sisteminin tam anlamıyla meyvelerini vermesinin yolunu açtı. Kapitalist sınıf, eski rejimi yıkana kadar feodal toplumun rahminde servetini, gücünü ve güvenini inşa etti.

Rus devrimci Leon Troçki, kapitalist sınıfın “mülkiyete, eğitime, basına, stratejik mevkiler ağına, kurumlar hiyerarşisine sahip olduğunu” söylemiştir.

“Proletarya için durum tam tersidir. Eşyanın doğası gereği tüm toplumsal avantajlardan yoksun olan ayaklanmacı bir proletarya yalnızca sayılarına, dayanışmasına, kadrolarına, resmi personeline güvenebilir.”

İşte bu nedenle devrimci örgütlenme, herhangi bir sosyalist devrimin potansiyel başarısında çok önemli bir faktördür.

Ancak devrimleri devrimciler yaratmaz. Vladimir Lenin’in “devrimci durumlar” dediği şey nesnel faktörlere bağlıdır.

Toplumun üretici güçlerinde meydana gelen kademeli değişimler, üretimin örgütlenme biçimini belirleyen ilişkileri zorlamaya başlar.

Bu nesnel gelişmeler, değişim isteyenler ile eski sisteme bağlı olanlar arasında siyasi ve ideolojik çatışmalara yol açar.

Uzun süreli krizler yönetici sınıfın tutarlılığını ve otoritesini aşındırır. İnsanlar olayları etkilemek için yeni yollar aramaya başlar ve değişim için ortak stratejiler etrafında bir araya gelirler. Karl Marx, “O zaman toplumsal devrim çağı başlar” diye yazmıştır.

Devrimci durumlarda, aralarında kendilerini politikadan uzak görenlerin de bulunduğu milyonlarca insan sokaklara dökülür, işyerlerini ele geçirir ve toplumun nasıl örgütlenmesi gerektiğini tartışır. Sıradan insanlar yeni bir güven ve güç duygusu keşfederler. İmkansız hayallerin gerçeğe dönüşebileceğine inanmaya başlarlar.

Ancak tüm devrimci durumlar devrime dönüşmez. Devrimci güçler çok zayıf, bölünmüş ya da dağınık olabilir.

Şubat 1917’de Rusya’da bir devrim Çarlık rejimini devirdi ve yeni demokratik özgürlükler tesis etti.

Devrimden önce sadece azınlıktaki sosyalistlerin sahip olduğu fikirler bir anda milyonlarca insan için sağduyu hâline geldi.

Ancak yeni geçici hükümet savaşı sona erdirmedi. Köylülere toprak vermedi. Moskova ve Petrograd’daki fabrikalarda yoğunlaşan işçi sınıfı için de hiçbir şey yapmadı.

Gericiliğin güçleri hükümeti devirmek ve generallerin yönetimini dayatmakla tehdit ediyordu.

İşçiler hem ekonomik hem de siyasi kararlar alan kendi demokratik örgütleri olan sovyetleri kurdular.

Rus devrimci partisi Bolşevikler, devrimin eski devlet aygıtını parçalaması ve yerine bu sovyetleri koyması gerektiğini savunuyordu.

Ekim ayında bu çağrı, dünyanın ilk sosyalist devrimini yaratan Rus işçiler tarafından yanıtlandı. Devrim demokrasinin genişlemesine bağlıydı. Sovyetler üretimi patronların kontrolünden alıp demokratik kontrol altına almaya başladı.

Marx’ın ifade ettiği gibi, “Devrim sadece egemen sınıf başka bir şekilde devrilemeyeceği için değil, aynı zamanda onu deviren sınıf kendisini çağların tüm pisliklerinden kurtarabileceği ve toplumu yeniden kurmaya uygun hâle getirebileceği için gereklidir.”

İşte bu yüzden sosyalistler yarının devrimlerini şekillendirmek için bugün devrimci siyaset ve fikirler için mücadele etmelidir.

Judy Cox

(Socialist Worker’dan DeepL yardımıyla çevrilmiştir.)

Yazar

You May Also Like