Antalya Serik’de ırkçıların saldırısı sonucu öldürülen Suriyeli işçi Ahmed Handan konusunu, İnsan Hakları aktivisti, Uluslararası Mülteci Çalışmaları Merkezi başkanı Taha El Gazi ile konuştuk.
Enternasyonal Dayanışma: Çocuğun öldürülmesi nasıl oldu. Kaç yaşındaydı. Ne iş yapıyordu. Türkiye’ye ne zaman gelmişti. Ailesini biraz tanıtır mısın?
Taha El Gazi: Ahmed Handan’ın ailesi Deyr Zor’da yaşıyor. Ahmed bundan 2 yıl önce çalışmak için Türkiye’ye gelmiş. Ama oturma ve çalışma izni yok. Birlikte kaldığı 8 Suriyeli işçi de kendisi gibi. Oturma ve çalışma izinleri yok. Ahmed 17 yaşındaydı, geçici mevsimlik işlerde çalışıyordu.
Ahmed’in öldürüldüğü gece pek çok il ve ilçede Suriyelilerin evleri işyerleri saldırıya uğradı. Irkçı gruplar, Serik’teki bu evde de Suriyelilerin kaldığını biliyorlar ve eve saldırıyorlar.
Eve saldırı olunca Ahmed Handan evden kaçmış, sokağa çıkmış, bu defa sokaktaki bir grup ona saldırmış ve bıçaklamış, orada ölmüş. Olay böyle oluyor.
Henüz cesedi morgda, kimseye teslim edilmedi. Ailesi bizimle irtibata geçti, cesedin kendilerine teslim edilmesini yani Deyr Zor’a gönderilmesini istiyorlar. Ama sanırım bu mümkün değil, muhtemelen kimsesizler mezarlığına gömülür.
Evde bulunan diğer 8 Suriyelinin 2’si hastanede tedavi görüyor, 6’sı ifade için polis merkezinde. Oturma izinleri olmadığı için muhtemelen Geri Gönderme Merkezine gönderilirler, oradan da sınır dışı edilirler.
Ahmed öldürüldükten sonra, beni Yeryüzü Çocukları Derneği aradı, ilgilenecekler, ailesi ile iletişime geçecekler.
Enternasyonal Dayanışma: Kayseri’de başlayıp yayılan olaylar konusunda ne düşünüyorsunuz, altında yatan asıl nedenler ne olabilir.
Taha El Gazi: Kayseri olayları bugünün olayı değil. Aylardır Suriyelilere yönelik yapılan ırkçılığın ve bu ırkçı saldırıların cezasız kalmasının sonucu. Olaylar çok önce başlamıştı. Altındağ, Bozova, Esenyurt pek çok yerde saldırılar oldu.
O zaman saldırganlara cezalar verilseydi, şimdi bu kadar saldırı olmazdı. Görüntülerde görüyoruz. Bir kişi kepçeyi sürerek bütün araçları tahrip ediyor. Kepçe nereden geldi, muhtemelen bir müessesenin aracı. Buna kim izin verdi.
Polislerde göstericilere karşı bir yumuşaklık vardı. İnsanlar dükkânları yakıyor. Polis seyrediyor. Polisin, hükümetin sessiz kalması, bu tip gruplara alan açıyor.
Enternasyonal Dayanışma: Erdoğan’ın Esad ile görüşme talebi olayları tetikledi mi?
Taha El Gazi: Tayyip Erdoğan’ın açıklamasının etkisi oldu. Türkiye’de sığınmacı toplumunun kabul edilmediği bir ortam oluşturuldu. Bu ortamı hazırlayan asıl olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan. Pandemi sırasında, zor koşullarda çıktı, “sığınmacılar için 40 milyar dolar harcadık” dedi. Seçimlerden hemen sonra 1 milyon Suriyeliyi göndereceğiz dedi. Halk da bunu “artık Suriyeliler gitsin” olarak algıladı.
Türkiye’de sığınmacı düşmanları faşist mi evet, ama hükümet yanlısı partiler de artık sığınmacılar gitsin diyor.
Devlet Bahçeli Suriyeliler gitsin dedi, hemen ardından Gaziantep’te 41 STK Suriyeliler gitsin dedi. YRP başkanı Fatih Erbakan, BBP başkanı Mustafa Destici, MHP başkanı Devlet Bahçeli Suriyeli sığınmacılar gitsin diyor.
Enternasyonal Dayanışma: STK’lar bu süreçte nasıl bir yol izlemeliler, ırkçı saldırılara karşı Suriyelilere nasıl destek olabilirler, neler yapmalılar.
Taha El Gazi: Çağrım Suriyeli ve Türk tüm STK’lara. Kayseri olaylarının 3. günündeyiz, sığınmacılar yalnız bırakıldı. Haberlerde deniyor ki, “Kızılay Suriyelilere ekmek dağıtıyor”. İnsanlar ekmek değil güvenlik istiyor. İnsanlar kendilerini insan gibi hissetmek istiyor. Bu kadar korku yaşatıldı, “al bu ekmeği” demek aşağılamaktır.
STK’lardan talebimiz şu: İçişler Bakanlığı ve Göç İdaresi harekete geçmeli. Saldırıya uğrayanlar geçici koruma altında olan Suriyeliler, O halde Göç Başkanlığının görevi bu, hemen harekete geçmeli. İçişleri Bakanlığından bir heyet saldırıya uğrayan illerdeki insanları ziyaret edip hasar tespiti yaptı mı, yok. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu var, kamu kurumu. Sözde bağımsız bir kurumdur. Bu kurum harekete geçti mi, geçmedi. Ya da Adalet Bakanlığı yetkilileri bölgeye gitti mi, gitmedi. Ne bekliyorlar. STK’lar bu konuda hükümete baskı yapmalı.
Aslında hemen 2. gün gitmeleri gerekiyordu, hasar tespiti yapmaları gerekiyordu. Ama yapmadılar. Yarın öbür gün iş unutulur. Aynen 2019’da İkitelli’de olduğu gibi söz verip yapmayacaklar. O zaman da vaat etmişlerdi, bir şey çıkmadı.
Ben şundan korkuyorum, Bu iş Kayseri ile bitmeyecek, zaten Antep’te, Konya’da, Reyhanlı’da, Nizip’te, Urfa’da giderek büyüyor.
Hükümetin başarısızlığı için mültecilere saldırılıyorsa bu çok kötü, ne dini ne de sosyal demokrat bir tarz değildir. Biz sığınmacılar kime güveneceğiz. AKP kendisini muhafazakâr, Ensar olarak tanıtıyordu, muhacirlere sahip çıkıyordu, ama bu tavırlar hangi dine sığar.
CHP kendisini sosyal demokrat tanıtıyor, ama aşırı sağcı gibi hareket ediyor. Biz kime güveneceğiz, dindarlara mı, sosyal demokratlara mı? İkisine de güvenemiyoruz.
Milletvekillerinden de ses çıkmıyor. 2 Temmuz Sivas anmasına katılanlar var, ama Sivas benzeri olaylar Kayseri’de yaşanıyor, sen Sivas’a gitmeden önce oraya niye gitmedin. Yükü STK’ların omzuna bırakıyorlar. Ama STK’lar bir basın açıklaması yapabilir. Siyasetçiler nerede, Kayseri’ye gitmediler. Belki de herkesin hoşuna gidiyor, “nasılsa sığınmacıların başına geliyor” deniyor.
Bir an önce bu ırkçı saldırıların sonlandırılması için hem hükümetin hem de STK’ların harekete geçmesi gerekiyor.
Çok teşekkürler Taha Hocam.