*

Sırrı Süreyya Önder neyi temsil ediyor?

Sırrı yoldaşımızı kaybetmenin acısını geniş kalabalıklarla paylaşıyor olmamız çok güzel. Onunla ilgili anma etkinliklerine katılan, cenazesinde yürüyen, beyanat veren, yazı yazan insan sayısının fazlalığı umut verici. Bunlar bize onun da parçası olduğu kolektif mücadeleleri büyütmek için yürüteceğimiz faaliyetlerde güç verecek.

Bu muazzam ilginin kaynağında şüphesiz ki onun herkesle dost olabilen, herkesin dilinden anlayan, en radikal fikirleri bile karşı tarafın da itiraz edemeyeceği bir tonda dile getirmesini sağlayan özelliklerinin katkısı var. Ancak kendisi her ne kadar -kendi deyimiyle- “helallik bahsinde çok dayanıksız bir insan” olsa da sadece “koca yürekli” ve “iyi biri” olarak resmedilip nötrleştirildiği bir uğurlama silsilesi yeterli değil.

Onu ömrü boyunca mücadele ettiği değerler etrafında, onlarla birlikte anarak uğurlayalım.

Kimdir Sırrı Süreyya Önder?

Öncelikle herkesin vurguladığı gibi barış elçisidir. 2013-2015 yılları arasındaki çözüm sürecinde oynadığı rol nedeniyle sürecin diğer ortağı tarafından yargılanıp hapse atılan, yaklaşık 10 ay sonra Anayasa Mahkemesi’nin “ifade özgürlüğü” kararıyla serbest bırakılan; buna rağmen geçtiğimiz aylarda Kürt sorununda çözüm ihtimali bir kez daha gündeme geldiğinde hiç düşünmeden kendini sürecin en merkezine atan bir barış elçisi. Arkasından yürüyenler bu yüzden “Savaşa hayır, barış hemen şimdi” diyorlar.

Sırrı Süreyya Önder resmi ideolojilerin, ezen ulus milliyetçiliğinin, her türlü ayrımcılığın karşısında bir barikattır. 24 Nisan anmalarında Ermenilerin yasında ve yüzleşme mücadelemizde omuzdaşımızdır, Pride yürüyüşlerinde elinde “anayasada cinsiyet kimliği” talebinin yazılı olduğu döviziyle içimizdedir. Arkasından yürüyenler bu yüzden “Yaşasın halkların kardeşliği” diye haykırıyorlar.

O aynı zamanda AKP döneminde yaşanan en kitlesel demokratik muhalefet örneklerinden birinin, Gezi direnişinin mimarlarından biridir. Milyonların sokağa döküleceği haftaların başlangıcında, Gezi Parkı’nda sermayenin kepçelerinin karşısına “Bu neoliberal sistem, bu imansız sistem, bu insanlıktan nasipsiz sistem üç tane ağacın gölgesine de gözünü dikmiş. Bunları kestirtmeyeceğiz” diyerek dikilmiştir.

Sırrı Süreyya Önder her koşulda işçinin emekçinin yanında duran, 1 Mayıslardaki Taksim yasağına karşı kolkola yürüdüğümüz, nerede direnen bir işçi varsa onu destekleyen sosyalist bir aktivisttir.

Ve sosyalist olarak örgütlendiğinde, mücadele ettiğinde işin sonunda hapis, işkence, ölüm olduğunu bile bile bu mücadeleye atılan cesur bir kuşağın temsilcisidir. Bu yüzden kendi deyimiyle “hapishane arsızı” olmuştur, “gir çık, gir çık…”

Kendisi “Bunlar bir şey değil ya. Hapishaneler de memlekettendir. Önemli olan bu ülkenin kardeşliğini, ortak geleceğini sağlamaktır” diyecek kadar iyi bir insandır. Fakat bunu kullananların gayreti, onun bütün ömrünü adadığı mücadeleleri önemsizleştirecek bir perspektife alan açamayaktır.

Sırrı Süreyya Önder, yukarıda saydığımız bütün bu önemli özellikleri, fikirleri ve eylemleriyle hiç unutmayacağımız bir yoldaşımız olarak kalacaktır.

Ozan Tekin

Yazar

You May Also Like

Kira krizi derinleşiyor

Ekonomik kriz, konut kiralarını fahiş seviyelere çıkarırken, birçok kiracı açısından mahkemeye taşınan kira davaları da sonuçlanmaya başladı. Tahliye…

Neden Enternasyonal Dayanışma?

İktidarın kanatları arasında mafyatik çeteler üzerinden başlayan güç savaşları (Sinan Ateş cinayeti, Ayhan Bora Kaplan operasyonu, emniyet-adliye içi…