Neoliberal merkezin siyasi hakimiyeti, ekonomik krizden bu yana çatırdıyor. Bu, ordu da dahil olmak üzere otoriter yöntemlere başvurmayı daha olası hâle getiriyor.
Geçtiğimiz hafta, küresel emperyalizmin krizinin siyasi istikrarsızlığın büyük bir ivme kazanmasına yol açtığının altını çizdi. Bunun en önemli örneği Suriye’de Beşar Esad rejiminin şaşırtıcı bir şekilde aniden düşmesidir.
Ne yazık ki bu bir halk ayaklanmasının değil, 2011’den bu yana Suriye’den beslenen ülkeler-Türkiye, Rusya, İran ve İsrail- arasındaki güçlerin yeniden düzenlenmesinin sonucuydu.
Esad, ABD liderliğindeki liberal emperyalist bloğa karşı olan “Direniş Ekseni”ne bağlı bir ülkeydi. Diğer çalkantılar ise Batı kampı içinde gerçekleşti: Romanya’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu geçersiz sayıldı, Fransa’da Michel Barnier hükümeti düştü ve en önemlisi de sağcı devlet başkanı Yoon Suk Yeol’un Güney Kore’de sıkıyönetim ilan etme girişimi başarısızlıkla sonuçlandı.
Güney Kore dünyanın en büyük 12. ekonomisi. Aynı zamanda Asya-Pasifik bölgesinde ABD’nin kilit bir müttefiki. Ancak ABD’nin 1987’de sona eren askeri diktatörlüğe verdiği destek nedeniyle bu durum Güney Kore içinde çok tartışmalı.
Financial Times gazetesi, emperyalistler arası rekabetin dünya siyasetine hakim olmaya başladığı bir dönemde, “Geçen yıl Washington’daki bir devlet yemeğinde ‘American Pie’ şarkısını yorumlamasıyla tanınan sadık bir Amerikan yanlısı olan Yoon, komşu Japonya ile bağları onardı, Kuzey Kore ve Çin’e karşı solcu selefi Moon Jae-in’den daha şahin bir tutum izledi” diyor.
Sıkıyönetim uygulaması, Yoon ve savunma bakanının muhalefetteki Demokrat Parti’nin hakim olduğu Ulusal Meclis’i işlevsiz hale getirmek için hazırladıkları bir plan gibi görünüyor. Ama aynı zamanda Güney Kore’nin güçlü işçi hareketine de yöneldi, grevleri ve protestoları yasakladı, grevdeki sağlık görevlilerinin işe dönmesini emretti.
Bu darbe, Ulusal Meclis’i askerlere karşı savunmak için kitlesel seferberlikle engellenen, beceriksiz bir darbeydi. Bu başarısızlık, bir kişinin “Hiperpolitika çağında darbeler: doğaçlama, kaotik ve geleceği olmayan” şeklinde tweet atmasına neden oldu.
Uluslararası Sosyalist Akım tarafından yapılan bir açıklamada da belirtildiği üzere, darbelerin geçmişte kaldığını düşünmek aptallıktır. “21. yüzyılın en önemli kitlesel ayaklanması olan 25 Ocak 2011 Mısır Devrimi, 3 Temmuz 2013’te General Abdülfettah El Sisi tarafından gerçekleştirilen kanlı askeri darbe ile bastırıldı.”
“Hiperpolitika”, 2007-9 küresel mali krizinden bu yana neoliberal merkezin siyasi hakimiyetinin kırıldığı gerçeğine atıfta bulunmanın süslü bir yoludur. Sonuç olarak kamuoyu daha değişken ve sosyal medyanın etkisine daha açık hâle geldi.
Gerçekte bu durum, ordu da dahil olmak üzere otoriter yöntemlere başvurulmasını daha olası kılıyor.
Romanya seçimlerinin iptali buna iyi bir örnektir. Anayasa Mahkemesi, sağcı milliyetçi Calin Georgescu’nun TikTok’taki bir Rus kampanyası sayesinde ilk turu kazandığını iddia eden yeni bir anket yapılmasını emretti.
Financial Times’ın Avrupa editörü bile bunun aptalca olduğunu düşündü. Elon Musk, Donald Trump’ın seçilmesi için en az 217 milyon Sterlin harcadı ve eski adı Twitter olan X’i harekete geçirdi. Kimsenin bu seçimi geçersiz kılmak için Yüksek Mahkeme’ye gideceğini sanmıyorum.
Barnier’in düşüşü, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, Temmuz ayındaki seçimlerde Ulusal Meclis’in kontrolünü kaybetmesine rağmen kemer sıkma politikalarını sürdürme ısrarının bir sonucuydu. Macron iktidarı bırakmamakta ısrar ederse, hiç şüphesiz düşman meclis çoğunluğunu atlatmak için daha tehlikeli yöntemlere başvuracaktır. Fransız Beşinci Cumhuriyeti, Mayıs1958’deki bir askeri isyandan doğmuştu.
Arjantin’de ultra serbest piyasacı başkan Javier Milei de kontrol edemediği bir Kongre ile karşı karşıya. Yakın zamana kadar Arjantin, katil bir askeri diktatörlük tarafından yönetiliyordu. Milei’nin başkan yardımcısı Victoria Villarruel bu rejimin bir savunucusu.
Bunların hiçbiri ordunun iktidarı ele geçirmesini olası kılmıyor. Ancak küresel kriz aynı zamanda bir demokrasi krizidir.
Bu da Güney Kore’deki kitle hareketinin işi bitirmesini ve Yoon’u kovmasını daha da önemli hale getiriyor. Bu hepimiz için bir ilham kaynağı olacaktır.
Alex Callinicos
(Socialist Worker’daki orijinalinden DeepL yardımıyla çevrilmiştir.)