Güney Gazze’deki hamile kadınlar son zamanlarda sadece üç hastaneye erişime sahip.
Bunlardan ikisi Refah’ta yer alıyor: el-Helal el-Emirati hastanesi ve International Medical Corps tarafından işletilen bir sahra hastanesi. Üçüncüsü ise Han Yunus’ta bulunan ve İsrail’in büyük bir saldırısına maruz kaldıktan sonra bazı hizmetlere yeniden başlayan Nasır Tıp Kompleksi.
İsrail bu ayın başlarında Refah’ı işgal ettiğinde, birçok sağlık personeli hayatlarından endişe ederek tahliye edildi.
El-Emirati hastanesinde son derece kritik vakalarla ilgilenmek üzere çok az sayıda doktor kaldı. Diğer hastalar Refah’ın başka bir bölgesinde bulunan sahra hastanesine nakledildi.
İşgalin ilk gününde sahra hastanesinde 25 bebek dünyaya geldi. Hastane bu sayıda doğumla başa çıkabilecek kapasiteye sahip değil.
İsrail birlikleri henüz el-Emirati hastanesini çevreleyen bölgeye ulaşmadığı için, işgal başladıktan birkaç gün sonra bazı doktorlar burada çalışmaya geri döndü. Yine de hastanede eskisinden daha az personel çalışıyor.
Hastalar hakkında anlatılacak pek çok üzücü hikaye var.
Amal, saldırıya uğrayan bir binanın enkazı altından kurtarıldıktan sonra bir ambulansla el-Emirati hastanesine getirildi.
Neyse ki hem kendisi hem de karnındaki bebek zarar görmedi.
Yine de bebeği acil sezaryen ameliyatının ardından prematüre olarak dünyaya geldi.
Hastaneden ayrıldıktan sonra Khan Younis’e gitti. Bir çadırda barınmak zorunda kaldı.
Koşullar son derece ağır. Diğer şeylerin yanı sıra, tuvaleti kullanabilmek için uzun bir sırada beklemesi gerekiyor.
Fidaa’nın kocası ve oğlu İsrail’in evlerine düzenlediği bir hava saldırısında öldürülmüş. Bu korkunç cinayetten kısa bir süre sonra, hamile olan Fidaa el-Emirati hastanesine getirildi.
Fidaa’yı asla unutmayacağım. Yalınayaktı ve kıyafetleri kanla lekelenmişti.
Doğum servisinde kalmak konusunda isteksizdi. Çocuklarından biri daha ağır yaralanmıştı ve ameliyat olması gerekiyordu.
Eman 14 yıldır evliydi ama bir türlü çocuk sahibi olamamıştı. Üç denemeden sonra tüp bebek yöntemiyle hamile kaldı.
Eman artık bebeğinin rahminde hareket ettiğini hissetmiyordu, bu nedenle hastanede karın ultrasonu yaptık.
Eman’a düşük yaptığını bildirmek gibi acımasız bir görevim vardı.
Yüzündeki şoku ve üzüntüyü unutamıyorum.
Bu üzücü haberi vermek benim için çok zordu. Ama bunu yapmak zorundaydım.
El-Emirati hastanesindeki durum, sağlık tesislerinin İsrail’in savaşı nedeniyle nasıl dayanılmaz bir baskı altına girdiğinin canlı bir örneğini sunuyor.
Savaş sona ermeli.
Dr. Areej Hijazi, Gazze’de kadın doğum uzmanı olarak görev yapmaktadır.
(Electronic Intifada web sitesindeki orijinalinden DeepL yardımıyla çevrilmiştir.)