Displaced Palestinians make their way as they flee Jabalia after the Israeli military called on residents to evacuate, amid the ongoing conflict between Israel and Hamas, in the northern Gaza Strip May 14, 2024. REUTERS/Dawoud Abu Alkas

Biden, İsrail’in Gazze’de yenildiğini itiraf etti

0 Shares
0
0

ABD Başkanı Joe Biden, Cuma günü Beyaz Saray’da yaptığı konuşmada İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşını sona erdirecek bir “yol haritası” ortaya koydu.

Biden, İsrailli ve Filistinli savaş esirleri ile tutsakların takas edilmesi ve “bu savaşa kalıcı bir son” verilmesi için İsrail’in üç aşamalı bir süreç önerdiğini söyledi.

Genel hatlarıyla bu öneri, Mayıs ayı başında İsrail’in onaylamasının ardından Hamas’ın da kabul ettiği Amerikan destekli öneriye çok benziyor.

Ancak İsrail daha sonra bu anlaşmadan caymış; 2,3 milyonluk nüfusunun çoğunluğu diğer bölgelerden zorla göç ettirilen Filistinlilerden oluşan, Gazze’nin en güneyindeki Refah’a yönelik saldırılarını arttırmıştı.

Eğer Biden bunun gerçekten de İsrail’in bir teklifi olduğu konusunda doğruyu söylüyorsa, Tel Aviv’in bir aydan kısa bir süre sonra geri adım attığı ve bunu kendi yüce gönüllü teklifiymiş gibi göstermeye çalıştığı anlaşılıyor. Gerçekte görünen ise şu: İsrail’in askeri olarak savaşı kaybettiğinin Amerikan Başkanı tarafından dünyaya açık bir şekilde itiraf edilmesi.

Muhtemelen en önemli çıkarım olarak Biden şunları söyledi: “Tanımlanamayan bir toplam zafer kavramının peşinde süresiz savaş… İsrail’i Gazze’de sadece batağa saplayacak, ekonomik, askeri ve insani kaynaklarını tüketecek ve İsrail’in dünyadaki izolasyonunu daha da arttıracaktır.”

ABD Başkanı “Bu rehineleri eve getirmeyecek” diye ekledi. “Bu, Hamas’ı kalıcı bir yenilgiye uğratmayacak, İsrail’e kalıcı bir güvenlik getirmeyecek.”

ABD’nin İsrail’e bunu özel ikili görüşmelerde daha önceden söylemiş olduğu kesin. Ancak Başkan’ın çıkıp Beyaz Saray kürsüsünden bunu söylemesi, İsrail’in askeri zaferin yakın olduğuna yönelik kamuoyu önünde dile getirdiği iddialarının altını tamamen oyuyor.

Ancak şüphe etmek için gerçek nedenler de var. Biden bu önerinin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’dan geldiğinden ya da onun tarafından onaylandığından bahsetmedi.

Hatta Biden, “İsrail’de bu plana katılmayacak ve savaşın süresiz olarak devam etmesini isteyecek” kişiler olduğunu kabul etti: “Hatta bazıları hükümet koalisyonunda bile yer alıyor.”

Bunlardan biri Netanyahu bile olabilir. İsrail’in bölünmüş liderliği göz önüne alındığında, Biden başbakana bu anlaşmayı kabul etmesi için baskı yapmak amacıyla Netanyahu dışındaki İsrailli yetkililerle de çalışıyor olabilir.

Aşağıda Biden’ın Gazze ile ilgili sözlerinin aceleyle hazırlanmış bir dökümü yer almakta olup, satır aralarındaki bazı kilit noktalara ilişkin yorumlarım koyu italik olarak verilmiştir.

Başkan Biden’ın teklifinin açıklamalı metni:

Geçtiğimiz birkaç ay boyunca, dış politika, istihbarat ve benzeri konulardaki müzakerecilerim, sadece kaçınılmaz olarak kırılgan ve geçici olacak bir ateşkese değil, savaşın kalıcı bir şekilde sona erdirilmesine odaklandılar; odak noktası buydu, bu savaşın kalıcı bir şekilde sona erdirilmesi. Tüm rehineleri evlerine getirecek, İsrail’in güvenliğini sağlayacak, Gazze’de Hamas’ın iktidarda olmadığı daha iyi günler yaratacak ve hem İsrailliler hem de Filistinliler için daha iyi bir gelecek sağlayacak siyasi bir çözüme zemin hazırlayacak bir çözüm.

(Biden yetkilileri, İsrail’in Hamas’ı yok etme hedefinin gerisinde kalacak şekilde ele alınacak bir ateşkes veya savaşın sona erdirilmesi opsiyonundan konuşmaktan kaçınıyorlardı. Şimdi ise tam tersi bir durum söz konusu.)

Ekibim tarafından yürütülen yoğun diplomasinin, İsrail, Katar, Mısır ve diğer Ortadoğu ülkelerinin liderleriyle yaptığım çok sayıda görüşmenin ardından İsrail şimdi kapsamlı yeni bir teklif sundu.

(Yukarıda da belirtildiği üzere Biden bu teklifin “İsrail’den” geldiğini söylüyor ancak hiçbir yerde bunun ateşkes müzakerelerinin önündeki başlıca engel olan İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’dan geldiğini teyit etmiyor.)

Bu, kalıcı bir ateşkes ve tüm rehinelerin serbest bırakılması için bir yol haritasıdır. Bu öneri Katar tarafından Hamas’a iletilmiştir.

Bugün Amerikan vatandaşları ve dünya için bu önerinin şartlarını açıklamak istiyorum.

Bu yeni teklifin üç aşaması var, üç. İlk aşama altı hafta sürecek. İşte içerecekleri: Tam ve eksiksiz bir ateşkes. İsrail güçlerinin Gazze’nin tüm yerleşim alanlarından çekilmesi. Yüzlerce Filistinli tutuklunun serbest bırakılması karşılığında kadınlar, yaşlılar ve yaralılar da dahil olmak üzere çok sayıda rehinenin serbest bırakılması.

Bu aşamada serbest bırakılacak Amerikalı rehineler var ve biz onların evlerine dönmelerini istiyoruz.

Buna ek olarak, öldürülen rehinelerden geriye kalanların bir kısmı ailelerine iade edilecek ve böylece yaşadıkları korkunç acı bir nebze olsun dindirilmiş olacaktır. Filistinli siviller, kuzey de dâhil olmak üzere Gazze’nin tüm bölgelerindeki evlerine ve mahallelerine geri döneceklerdir. Her gün Gazze’ye yardım taşıyan 600 kamyonla insani yardımlar artacaktır.

Ateşkesle birlikte bu yardımlar ihtiyacı olan herkese güvenli ve etkin bir şekilde dağıtılabilir. Konutlar da dahil olmak üzere yüz binlerce geçici barınak uluslararası toplum tarafından sağlanacaktır.

Tüm bunlar ve daha fazlası hemen başlayacaktır. Hem de hemen. Birinci aşamanın altı haftası boyunca İsrail ve Hamas, çatışmaların kalıcı olarak sona erdirilmesi anlamına gelen ikinci aşamaya geçmek için gerekli düzenlemeleri müzakere edecektir.

(Bu genel şartlar, Hamas’ın Mayıs ayı başında kabul ettiği ve İsrail’in başlangıç olarak kabul etmediği anlaşmanın şartlarına benziyor.)

Şimdi size karşı dürüst olacağım. Birinci aşamadan ikinci aşamaya geçmek için müzakere edilmesi gereken bir dizi ayrıntı var.

İsrail kendi çıkarlarının korunduğundan emin olmak isteyecektir.

Ancak teklife göre müzakereler birinci aşama için altı haftadan uzun sürerse, müzakereler devam ettiği sürece ateşkes de devam edecek. Amerika Birleşik Devletleri, Mısır ve Katar, tüm anlaşmalara varılana ve ikinci aşama başlayana kadar müzakerelerin, tüm anlaşmaların devam etmesini sağlamak için çalışacak.

İkinci aşama, erkek askerler de dahil olmak üzere kalan tüm canlı rehinelerin serbest bırakılması karşılığında İsrail güçlerinin Gazze’den çekilmesi şeklinde olacaktır. Hamas taahhütlerini yerine getirdiği sürece de geçici ateşkes, İsrail’in teklifinde yer alan ifadeyle “düşmanlıkların kalıcı olarak durdurulması” hâline gelecektir.

(Tarihsel olarak Hamas kabul ettiği anlaşmaları titizlikle uygularken, İsrail anlaşmaları ihlal etmeyi alışkanlık hâline getirmiştir. Burada da nihayet bir anlaşmaya varılırsa farklı bir şey beklememeliyiz.)

Son olarak, üçüncü aşamada Gazze için büyük bir yeniden inşa planı başlatılacak ve öldürülen rehinelerden geriye kalanlar ailelerine iade edilecek.

Şu anda masada olan teklif bu.

(Yine, Hamas’ın Mayıs ayı başında kabul ettiği ve İsrail’in reddettiği ABD onaylı teklife çok benziyor.)

Ve bizim istediğimiz de bu, ihtiyacımız olan da bu. İsrail halkı bilmelidir ki, bu teklifi kendi güvenliklerini daha fazla riske atmadan yapabilirler çünkü son sekiz ayda Hamas güçlerini harap ettiler. Gelinen noktada Hamas artık yeni bir 7 Ekim eylemi gerçekleştirebilecek durumda değil. Bu İsraillilerin bu savaştaki ana hedeflerinden biri ve açıkçası haklı bir hedef.

(Sahadaki savaşı yakından izleyen herkes bunun doğru olmadığını bilir. İsrail güçlerinin Gazze’nin kuzeyinde girdikleri ilk bölgelerden bazılarına geri döndüklerinde şiddetli bir direnişle karşılaşmaları ve Cebaliye’de olduğu gibi son günlerde bile büyük kayıplar vermelerinden de anlaşılacağı üzere İsrail direnişin savaşma kabiliyetine neredeyse hiç zarar vermemiştir.)

İsrail’de bu planı kabul etmeyecek ve savaşın süresiz olarak devam etmesini isteyecek kişiler olduğunu biliyorum. Hatta bazıları hükümet koalisyonunda bile yer alıyor.

Ve Gazze’yi işgal etmek istediklerini açıkça belirttiler. Yıllarca savaşmaya devam etmek istiyorlar ve rehineler onlar için bir öncelik değil. İsrail’deki liderleri bu anlaşmanın arkasında durmaya çağırdım. Her türlü baskıya rağmen. İsrail halkına şunu söylememe izin verin: İsrail’e yaşamı boyunca bağlılık duymuş biri olarak, savaş zamanında İsrail’e giden tek Amerikan başkanı olarak, İran tarafından saldırıya uğrayan İsrail’i doğrudan savunmak üzere ABD kuvvetlerini gönderen biri olarak, sizden bir adım geri çekilmenizi ve bu an kaybedilirse ne olacağını düşünmenizi istiyorum. Bu anı kaybedemeyiz.

(Biden burada doğrudan İsraillilere hitap etmeye çalışıyor, ancak İsraillilerin çoğu soykırımı desteklediği için bu boşuna olabilir. Zaten, İsrail’e ait olduğu iddia edilen bir öneriyi kabul etmeleri için İsrail hükümeti de dahil olmak üzere İsraillilere çağrıda bulunması da garip!)

Ne olduğu belirsiz bir topyekûn zafer nosyonu peşinde süresiz savaş İsrail’e bir şey kazandırmayacak, sadece İsrail’i Gazze’de batağa saplayacak, ekonomik, askeri ve insani kaynaklarını tüketecek ve İsrail’in dünyadaki yalnızlığını daha da arttıracaktır. Bu, rehineleri eve getirmeyecektir. Hamas’ı kalıcı bir yenilgiye uğratmayacak ve İsrail’e kalıcı bir güvenlik getirmeyecektir.

Ancak bu anlaşmayla başlayan kapsamlı bir yaklaşım, rehineleri eve getirecek ve daha güvenli bir İsrail’e yol açacaktır. Ateşkes ve rehine anlaşması sağlandığında, İsrail’in Lübnan’la olan kuzey sınırında sükunetin sağlanması da dahil olmak üzere çok daha fazla ilerleme kaydedilmesi mümkün olacaktır. Amerika Birleşik Devletleri, İsrail’in güvenliğini sağlayacak ve insanların saldırıya uğrama korkusu olmadan güvenli bir şekilde evlerine dönmelerine olanak tanıyacak diplomatik bir çözümün oluşturulmasına yardımcı olacaktır.

(Yukarıdaki iki paragraf, Biden’ın İsrail’in ne Gazze’de ne de zorlu Hizbullah direniş örgütünün yerleşik olduğu Lübnan’la kuzey cephesinde askeri çatışmaları kazanamayacağına dair önemli itiraflarıdır. İsraillilere “sükûnet” istiyorsanız anlaşma yapmak zorundasınız diyor.)

Anlaşmayla birlikte Gazze’nin yeniden inşası başlayacak, Arap ülkeleri ve uluslararası toplum, Filistinli ve İsrailli liderlerle birlikte Hamas’ın yeniden silahlanmasına izin vermeyecek şekilde bunu gerçekleştirecek. Amerika Birleşik Devletleri de Gazze’deki evlerin, okulların ve hastanelerin yeniden inşası için ortaklarımızla birlikte çalışacak ve savaş kaosunda yıkılan toplumların onarılmasına yardımcı olacaktır.

(Bu çok muğlak bir dil, muhtemelen İsrail ve ABD’nin Hamas’ı yok edemediği gerçeğini gizlemek için kasıtlı olarak böyle bir dil kullanılıyor. Hamas’ın yerini almayacaklar ama yine de bir şekilde Hamas’ı bir kenara iterek Gazze’yi yeniden inşa edecekler. Ancak Biden’ın Hamas’ın ortadan kaldırılacağı konusunda büyük beyanlarda bulunmaması ve Gazze’yi kimin yöneteceği konusunda hiçbir şey söylememesi dikkat çekicidir. Bu iyi bir şey, çünkü bu tamamen Filistinlilerin vereceği bir karar. Bu yeniden inşayı gerçekleştirmenin tek yolu Hamas’ın rızasıdır ve Biden da bunu zımnen kabul ediyor gibi görünüyor.)

Ve bu anlaşmayla birlikte İsrail, Suudi Arabistan ile olası bir tarihi normalleşme anlaşması da dahil olmak üzere, hepiniz için sürpriz olmayacak şekilde, bölgeye daha derinden entegre olabilir. İsrail, İran’ın yarattığı tehdide karşı koyacak bölgesel bir güvenlik ağının parçası olabilir. Tüm bu gelişmeler İsrail’i daha güvenli hâle getirecek ve İsrailli aileler artık bir terör saldırısının gölgesinde yaşamayacak.

(Bu, İsrail’e teşvikler sunma çabası gibi görünüyor, ancak soykırım yaptıktan sonra İsrail’in bölgeye entegre olacağını düşünmek hayalciliktir. Bu soykırımdan sonraki durum, her zamanki gibi bölgesel işlere geri dönüş olmayacaktır.)

Tüm bunlar Filistin halkı için farklı bir geleceğin, daha iyi bir geleceğin koşullarını yaratacaktır. Kendi kaderini tayin etme, haysiyet, güvenlik ve özgürlük.

(Burada Biden’ın “iki devletli çözüm” hakkında hiçbir şey söylememesi, ancak “kendi kaderini tayin” ve “özgürlük” hakkında yüce sloganlara başvurması dikkat çekicidir. Bu terimler, bir bantustan’da sınırlı özerklik de dahil olmak üzere her anlama gelebilir.)

Anlaşma sağlandıktan sonra bu yol kullanılabilir. İsrail her zaman güvenliğine yönelik tehditlere karşı kendini savunma ve 7 Ekim’in sorumlularını adalete teslim etme hakkına sahip olacaktır. Amerika Birleşik Devletleri de İsrail’in kendisini savunmak için ihtiyaç duyduğu şeylere sahip olmasını her zaman sağlayacaktır.

Hamas anlaşma kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmezse İsrail askeri operasyonlara yeniden başlayabilir. Ancak Mısır ve Katar bana güvence verdi ve Hamas’ın bunu yapmamasını sağlamak için çalışmaya devam ediyorlar. Amerika Birleşik Devletleri de İsrail’in yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamaya yardımcı olacaktır.

(Yine tarihsel olarak hiçbir anlaşmada güvenilmez olan İsrail ve ABD’dir. Örneğin Biden, İsrail’in Refah’a saldırısına karşı çıkmış, ancak sonra dönüp bunu onaylamış ve hatta vahşetini meşrulaştırmıştır.)

Bu anlaşma da bunu söylüyor. Bu anlaşma bunu söylüyor. Biz de üzerimize düşeni yapacağız. Bu gerçekten belirleyici bir an. İsrail teklifini yaptı.

Hamas ateşkes istediğini söylüyor. Bu anlaşma, gerçekten bunu isteyip istemediklerini kanıtlamak için bir fırsat. Hamas’ın anlaşmayı kabul etmesi gerekiyor. Aylardır dünyanın dört bir yanındaki insanlar ateşkes çağrısında bulunuyor. Şimdi sesinizi yükseltmenin ve Hamas’ın masaya gelmesini, bu anlaşmayı kabul etmesini ve başlattıkları bu savaşı sona erdirmesini talep etmenin zamanı geldi.

(Hamas bu ayın başlarında ABD destekli öneriyi kabul ederken, ateşkes konusunu uzun süredir reddedenlerin Biden ve İsrail olduğu düşünüldüğünde bu çok can sıkıcı bir durum. Ayrıca sanki tarih 7 Ekim 2023’te başlamış gibi Hamas’ın bu savaşı “başlattığını” iddia etmek de saçma.)

Elbette üzerinde çalışılması gereken ayrıntılar konusunda farklılıklar olması doğaldır. Eğer Hamas müzakereye hazır bir şekilde gelirse, o zaman İsrail’in müzakerecilerine bu anlaşmayı yapabilmeleri için gerekli esnekliği sağlayacak bir yetki verilmelidir.

(Biden bunun bir İsrail önerisi olduğunu iddia etti ama yine de burada İsrail’i kendi müzakerecilerine yetki vermeye çağırıyor. Eğer İsrail bu önerinin arkasında olsaydı ve bunu gerçekleştirmek isteseydi neden bu çağrıyı kamuoyu önünde yapma ihtiyacı duysun ki?)

Geçtiğimiz sekiz ay, sevdikleri 7 Ekim’de Hamas teröristleri tarafından katledilenlerin yürek parçalayan acılarına tanıklık etti. Rehineler ve aileler ıstırap içinde bekledi. Hayatları Hamas’ın cinsel şiddeti ve acımasız vahşetinin sarsıcı olayıyla sonsuza dek damgalanan sıradan İsrailliler.

Ve Filistin halkı bu savaşta tam bir cehenneme katlandı. Binlerce çocuk da dahil olmak üzere çok sayıda masum insan öldürüldü. Çok daha fazlası da ağır yaralandı.

(Bu çok samimiyetsizce. Biden İsrail’in toplu tecavüz yalanını tekrarlarken, Gazze’deki ölüm ve yıkımdan sanki bunda hiçbir kişisel rolü yokmuş gibi bahsediyor. Bunu onayladı, bunun için çağrıda bulundu, bunu gerçekleştirmesi için İsrail’i silahlandırdı ve bugün hâlâ bunu yapıyor.)

Bu hafta başında Refah’ta Hamas’ı hedef alan bir İsrail saldırısının ardından çıkan ölümcül yangının korkunç görüntülerini hepimiz gördük.

(Biden’ın İsrail’in Refah’taki mülteci çadırlarına yönelik saldırısını meşrulaştırması ve mazur göstermesi çok çirkin.)

Son beş günde Gazze’ye 1.800 kamyonla yardım ulaştırmaya çalışsa da, insani kriz hâlâ devam ediyor.

Bunun bu ülkede insanların derin ve tutkulu inançlar beslediği bir konu olduğunu biliyorum. Ben de öyle. Bu, dünyanın en zor, en karmaşık sorunlarından biri. Bu konuda hiçbir şey kolay değil, hiçbir şey kolay değil.

Tüm bunlara rağmen Amerika Birleşik Devletleri, İsrail’in güvenliğini desteklemek, Gazze’ye insani yardım malzemeleri sokmak, ateşkes ve rehine anlaşması sağlayarak bu savaşı sona erdirmek için durmaksızın çalıştı.

(Bu da ABD’nin rolüne ilişkin bir başka büyük çarpıtmadır. İsrail, Gazze’ye giden tüm yardım yollarını kasıtlı olarak kapattı ve ABD de BM’nin Filistinli mültecilere yardım eden ajansı UNRWA’nın fonlarını keserek açlık ve felakete yol açmasına neden oldu. ABD, İsrail’i kapattığı geçişleri yeniden açmaya zorlamak için elindeki muazzam kozu her zaman kullanabilirdi, ancak Washington bunu yapmayı reddetti.)

Dün, bu yeni girişimle, bu yönde önemli bir adım attık. Bugün size nerede olduğumuzu ve nelerin mümkün olabileceğini anlatmak istiyorum.

Ancak yardımınıza ihtiyacım var.

Artık barış isteyen herkes sesini yükseltmeli. Liderler bu anlaşmayı kabul etmeli, gerçek ve kalıcı hale getirmek için çalışmalı ve bu trajik terör saldırısı ve savaştan daha iyi bir gelecek çıkarmalıdır.

(Biden burada kendisini, İsrail’in soykırımının en önemli destekçisi olmak yerine, dışarıdan talihsiz bir gözlemci olarak konumlandırıyor. Kendisi İsrail’in imha kampanyasını her an durdurabilecek kilit karar merciidir ve her zaman da öyle olmuştur. Amerikalılar aylardır ona karşı seslerini yükseltiyor, İsrail’e silah akışını durdurmasını, BM Güvenlik Konseyi’nin ateşkes kararlarını veto etmeyi bırakmasını, ister Uluslararası Adalet Divanı’nda ister Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde olsun İsrail’i sorumlu tutma çabalarına karşı çıkmayı ve engellemeyi bırakmasını talep ediyor.)

Bu yeni aşamaya başlamanın, rehinelerin evlerine dönmesinin, İsrail’in güvende olmasının, acıların sona ermesinin zamanı geldi. Bu savaşın sona ermesinin zamanı geldi. Ertesi günün başlaması için.

(Tüm kaçamaklarına, çarpıtmalarına, yalanlarına ve mağdurları suçlamasına rağmen Biden’ın konuşmasından çıkarılacak en önemli sonuç, hem İsrail’in hem de Amerika’nın başarısızlığının itirafı ve yüz kurtarıcı bir çıkış yolu arayışıdır. Ancak Biden savaşı gerçekten sona erdirmek istiyorsa, İsrailli liderlere alenen yalvarıp onları ikna etmesine gerek yok. Sadece silah akışını durdurabilir.)

Ali Abunimah

(Electronic Intifada’dan DeepL yardımıyla çevrilmiştir.)

Yazar

0 Shares
You May Also Like

Siyonizmin çöküşü – Ilan Pappé

Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısı eski bir binayı vuran depreme benzetilebilir. Çatlaklar zaten kendini göstermeye başlamıştı ama artık temellerinde…