Sudan ordusu ve RSF (Hızlı Destek Güçleri) devam eden savaşta gıdaya erişimi bir silah olarak kullanmakla suçlanırken milyonlarca kişi felaketle karşı karşıya.
ABD’li yetkililer, Sudan’ın 40 yıl önce Etiyopya’dan bu yana dünyanın gördüğü en kötü kıtlıkla karşı karşıya olduğu uyarısında bulunurken, yardım teslimatları savaşan ordular tarafından engellenmeye devam ediyor ancak her iki tarafa da silah sevkiyatı sürüyor.
Dünyanın dikkati insan eliyle yaratılan bir başka kıtlığa sahne olan Gazze’ye odaklanmışken, Sudan hâlihazırda dünyanın en kötü insani krizini yaşıyor ve medyada çok daha az yer bulmasına ve küresel ilgiye rağmen tarihi boyutlarda bir insani felakete doğru sürükleniyor. BM’nin ülke için yaptığı insani yardım çağrısı, ihtiyacı olan fonların yalnızca %16’sını alabildi.
ABD’nin BM Büyükelçisi Linda Thomas-Greenfield gazetecilere yaptığı açıklamada “Dünyanın gözümüzün önünde yaşanan felakete karşı ayağa kalkmasına ihtiyacımız var” dedi.
Büyükelçi, Kuzey Darfur bölgesinin başkenti ve eski bir insani yardım merkezi olan El Faşer’in Hızlı Destek Güçleri (RSF) tarafından kuşatma altında ikinci ayını geçirdiği günlerde konuştu. RSF, Nisan 2023’ten bu yana Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile savaşan paramiliter bir grup olup, iki rakip general, SAF’ın ülkenin fiili yöneticisi Abdülfettah el-Burhan ve RSF’nin Hemedti olarak da bilinen Mohamed Hamdan Dagalo arasındaki güç mücadelesi ülkeyi bölen bir çatışmaya dönüştü. İç savaş şimdiden 14 bin kişinin ölümüne ve 10 milyon kişinin evlerini terk etmek zorunda kalmasına neden oldu.
BM Güvenlik Konseyi, geçtiğimiz günlerde İngiltere tarafından hazırlanan ve El Faşer kuşatmasına son verilmesini talep eden bir kararı kabul etti, ancak çatışmalar daha sonra SAF’ın büyük bir RSF saldırısını püskürttüğünü ve “büyük kayıplar” verdiğini iddia etmesiyle tırmandı.
Amerikan Uluslararası Kalkınma Ajansı Başkanı Samantha Power, kasabanın RSF’nin eline geçmesi hâlinde El Faşer’de barınan insanlara ne olacağı konusunda endişeleri olduğunu söyledi. Bu güç, büyük ölçüde 2003-2005 yılları arasında Darfur soykırımında Hartum hükümetinin yanında savaşırken katliamlar yapan Janjaweed milislerinden oluşturuldu.
Power, RSF’nin harekete geçtiğini ve RSF’nin Darfur bölgesinde tarihsel olarak ve bu çatışmada gittiği her yerde kitlesel zulümlerin yaşandığını söyledi. ABD’nin Sudan’a 315 milyon dolarlık yeni insani yardımda bulunacağını açıkladı, ancak izole edilmiş kesimlere neredeyse hiç yardım ulaşmadığını söyledi. Her iki taraf da gıda erişimi üzerindeki kontrolü bir silah olarak kullanmakla suçlanıyor.
Power, “RSF sistematik olarak insani yardım depolarını yağmalıyor, gıda ve çiftlik hayvanlarını çalıyor, tahıl depolama tesislerini ve en savunmasız Sudanlı toplulukların su kuyularını tahrip ediyor” dedi.
USAID başkanı sözlerini şöyle sürdürdü: “SAF, Darfur bölgesine yardım girişinin ana yolu olan Adré geçişinde Çad’dan sınır ötesi erişimi engelleyerek taahhütleriyle ve Sudan halkına karşı sorumluluklarıyla tamamen çelişmektedir.”
Power, General Burhan’ın Adré geçişini “bir kalem hareketiyle” açabileceğini söyledi. SAF, Çad’dan başka bir erişim noktası olan Tine geçişini önerdi, ancak ABD’li yetkililer bunun zaten tıkalı ve nüfusun ihtiyaçları için yetersiz olduğunu ve önümüzdeki yağmur mevsimiyle birlikte geçilmez hâle geleceğini söylüyor.
Power, “Buradaki asıl açık mesaj, Sudan’daki tarihi ve ölümcül düzeydeki açlığın arkasındaki itici gücün yetersiz gıda stokları değil, engellemeler olduğudur” dedi.
Mevcut verilerin krizin 2011 yılında Somali’de yaşanan ve çeyrek milyon insanın ölümüne yol açan kıtlıkla “karşılaştırılabilir ve potansiyel olarak daha kötü” olduğunu gösterdiğini de sözlerine ekledi.
“En endişe verici senaryonun, Sudan’ın 1980’lerin başındaki Etiyopya’dan bu yana en ölümcül kıtlığa sürüklenmesi olacağını da eklemek isterim.”
BM tahminlerine göre Etiyopya’daki kıtlık 1983-1985 yılları arasında bir milyon insanın ölümüne yol açmıştı. Thomas-Greenfield, en kötü senaryoda Sudan’daki kıtlığın daha da ölümcül olabileceğini söyledi.
Büyükelçi, “En çok etkilenen bölgeler olan Darfur ve Kordofan’da 2,5 milyondan fazla insanın, yani nüfusun yaklaşık %15’inin Eylül sonuna kadar ölebileceğini gösteren tahminler gördük” dedi.
“Bu, dünya üzerindeki en büyük insani krizdir. Ve her nasılsa daha da kötüye gitme tehlikesiyle karşı karşıya” diye ekledi.
ABD’li yetkililer, insani yardım sürekli engellemelerle karşılaşırken, savaşın her iki tarafının da silah almaya devam ettiğini söyledi: SAF Rusya ve İran’dan, RSF ise özellikle ABD müttefiki Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE).
Thomas-Greenfield Washington’un konuyla ilgili olarak BAE ile “temasa geçtiğini” söyledi. Ancak Beyaz Saray’ın İtalya’daki G7 zirvesinde Joe Biden ile BAE şeyhi Muhammed bin Zayed Al Nahyan arasında yapılan “kenara çekme” toplantısına ilişkin açıklamasında Sudan’dan bahsedilmedi.
ABD, özellikle Küresel Güney’den birçok ülkeden ikiyüzlülük suçlamalarıyla karşı karşıya kalıyor çünkü Washington Sudan’daki çatışmaya karışan taraflara silah tedarikinin sonlandırılmasını istiyor, ancak aynı zamanda İsrail’e Gazze saldırısında milyarlarca dolar değerinde silah sağlamaya devam ediyor.
Julian Borger
(The Guardian’daki orijinalinden Bahan Gönce çevirdi.)